31 Aralık 2008 Çarşamba

DR FERİDUN KUNAKTAN KALÇA ĞARILARI, NASIR, TOPUK DİKENİ VE AYAK MANTAR SORUNLARINA BİTKSEL ÖNERİLER

Dr Feridun Kunak, evde kendi kendimize yapacağımız bazı pratik uygulamalarla, pek çok hastalığın önüne geçebileceğimizi ve kendimizi çok daha sağlıklı kılabileceğimizi söylüyor. Yanlış anlaşılmaları önlemek için, hemen hatırlatalım.
Bu uygulamalar, evde kendi kendini tedavi etmek anlamında değil, sadece küçük tedbirlerle, ciddi hastalıkları önleyebilmek adına, yapılan önerilerdir. Dr Feridun Kunak'ın, bazı hastalıklar için bitkisel önerilerine kısaca göz atmaya ne dersiniz ?

30 Aralık 2008 Salı

PAPATYA


PAPATYA

Latince adı: Anthemis nobilis
İngilizce: Camomile
Almanca: Kamille
Özellikleri: Sinüzit ● antidepresan (regl dönemlerinde) ● saç rengini açma ● saç derisindeki kaşıntılara karşı ● sağlıklı diş etleri için

Papatya, sinüzit şikayeti olanlara mükemmel bir çözüm getirmektedir. Uygulaması çok kolaydır. Yıllardır sinüzit şikayeti olan bir çok insana papatya uygulamasını önerdiğimde, sonuç, öylesine başarılıydı ki, uygulayan her kişinin mutluluğu, benim bu probleme çözüm getirmiş olabilmenin sevincine sevinç katıyordu.

Sinüzite karşı kullanacağınız papatyayı, aktarlardan, eczanelerden veya marketlerden temin edebilirsiniz. Ancak, marketlerde poşet çay türünde satılan papatya çayları yeterli derecede etkili olmamaktadır. Bu nedenle aktarlarda açık olarak satılan kır papatyası hem çok daha ucuz hem de çok daha etkilidir. Kır papatyasının da kendi aralarında çok farklı türleri bulunmaktadır.

Pek çok bayan regl dönemlerinde depresiftir. Regl dönemleri boyunca hergün tok karna demleyip içecekleri bir bardak papatya çayı, depresif durumlarına büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Papatya, adeta regliden dolayı sıkıntılı ve depresif dönem geçiren bayanlar için özel olarak yaratılmış bir bitki çeşididir.

Mide ülseri şikâyeti olanlar, papatyayı rahatlıkla bitkisel çay olarak içebilirler. Özellikle çiçeklerinin içerdiği alfa-bisabolol maddesi ülsere karşı (antiulcer) etkilidir. Bu etkin madde aynı zamanda mide yanmasına karşı da etkisini göstermektedir. Yapraklarında ve saplarında bulunan azulene maddesi de mide ülserine karşı etkilidir. Özellikle kır papatyasının yapraklarında ve saplarında bulunan apigenin maddesi, bayanların regl dönemlerindeki depresif durumlarına karşı etkili olan birkaç etkin maddeden biridir. Karaciğeri koruyan herniarin maddesi kır papatyasının tipik etkin maddelerinden biridir. Ayrıca, karaciğerin arındırılmasındaki rolü sinapic asitten kaynaklanmaktadır. Kır papatyasının zaman zaman bitkisel çayının içilmesi, karaciğer metabolizmasının sağlıklı çalışmasında ve karaciğerin arındırılmasında (hepato-detoxification) etkin rol oynamaktadır.

Papatyaları mevsiminde siz de toplayabilirsiniz. Çicekleri tam olarak açtıktan sonra en geç on gün içinde toplanmalıdır. Çok fazla beklemiş veya beyaz çiçek yaprakları kısmen dökülmüş olanları toplamayınız.
Bu güleryüzlü çiçekleri topladıktan sonra, tahta veya bir bezin üzerinde açık havada ve gölgede kurutmak gerekir. Kuruturken, naylon veya benzeri sentetik malzeme üzerine kesinlikle sermeyiniz. Kuruduktan sonra cam kavanozda ve ışık almayan kapalı dolapda koruma altına almak gerekir. Araç trafiğinin yoğun olduğu yol kenarlarında yetişenleri tercih etmeyiniz. Kurutacağınız papatyaları, belki tozludur diye kesinlikle yıkamayınız.

Sağlıklı diş etlerine sahip olmak mı istiyorsunuz? Bir su bardağı suda 5 dakika bir tutam (4-5 gram) kır papatyasını demleyiniz ve süzünüz. Ilıdıktan sonra diş fırçanızı daldırarak dişlerinizi fırçalayınız (diş macunu ile önceden fırçalamadan). Dişlerinizi fırçalarken ara ara fırçayla diş etlerinize fazla bastırmadan hafif hafif fırçalayınız. Demlediğiniz papatya çayı bir defalık kullanım içindir. Ayda iki-üç defa uygulamanız yeterli olacakdır.

Kür 1: Sinüzite karşı
Tencerede yaklaşık yarım litre suyu kaynama noktasına getiriniz. İki tutam (yaklaşık 9-10 gram) kurutulmuş papatyayı veya 4 poşet papatyayı hafif hafif kaynamakta olan suyun içine atınız. Başınızı havlu ile örterek, yüzünüzü buharına tutarak burnunuzdan nefes alıp veriniz. Arada ağzınızdan da nefes alıp veriniz. Bu uygulamayı 5 dakika tatbik ediniz. 5 dakika tamamlandıktan sonra yarım saat ara verip tekrar beş dakika aynı şekilde başınızı havlu ile örterek uygulayınız. Ertesi gün aynı şekilde 5 dakika uygulayıp yarım saat ara veriniz ve tekrar 5 dakika uygulayınız. Akıntının gelmeye başladığı gün, 3 gün ara veriniz. Bazı durumlarda ilk günün ilk beşinci dakikasında akıntı gelmeye başlar. Bazı durumlarda ise ikinci veya daha sonraki günlerde akıntı gelmeye başlar. Yeterli rahatlama sağlandıktan sonra ileri tarihlerde zaman zaman uygulama tekrar edilebilir.

Kür 2:
Bayanların depresif geçen regl dönemlerine karşı
Regl dönemleri boyunca hergün tok karna, demleyip içecekleri bir bardak papatya çayı, depresif durumlarına büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Eğer, regl döneminden üç gün önce başlanırsa çok daha etkili olacaktır. Bu kürü uygularken dikkat edilmesi gereken nokta, papatya çayının tok karna içilmesidir. Öğle veya akşam yemeğinden yarım saat sonra içmek en uygun zamanlamadır.


Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken nokta, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, bu kitaptaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Bu kitabın içindeki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

KIRIŞIKLIKLAR İÇİN KAYA TUZU

Kaya tuzu, rafine edilmemiş tuzdur. Magnezyum potasyum, kalsiyum klorit ve demir açısından oldukça zengin olan kaya tuzu cilt açısından oldukça faydalıdır. Kaya tuzu doğal peelin görevi görürken aynı zamanda, gözaltı ve ağız çevresindeki çizgileri, güneş ışınlarının neden olduğu kırışıklıkları tedavi edebilir. Çünkü
kaya tuzu ile yapılan uygulamadan sonra, kan dolaşımını hızlanır. Kaya tuzunun doğal dengesi, cildin nem dengesini ayarlanmasında yardımcı bir unsurdur. Aynı anda göz için de yararlıdır.
YORGUN GÖZLER İÇİN KAYA TUZU İLE BİR ÖNERİ : 1 bardak suya yarım tatlı kaşığı tuz ölçüsüne göre 2 bardak tuzlu su hazırlayın. Elinizi suda ıslatarak göz altlarınıza koyun.

29 Aralık 2008 Pazartesi

DR FERİDUN KUNAKTAN ÖKSÜRÜK İÇİN KARATURP

Turpun öksürük için çok faydalaı olduğunu duymuştum, ama bir türlü uygulama fırsatım olmamıştı. Dr Feridun kunak, turp il yapılabilecek bir kür tarifi verdiğinde, ufak bir araştırma yaptım.
Uygulayanların yorumlarından anladığım kadarıyla oldukça fayda sağlayan bir kür. Uygulamak isteyenler için kürümüzÜ bir kez de biz yayınlayalım.
FERİDUN KUNAKTAN KIŞ HASTALIKLARI İÇİN KARA TURP

28 Aralık 2008 Pazar

Anadolu toprakları ve bitki örtüsü-1


Anadolu toprakları ve bitki örtüsü-1
Değerli okuyucu, uzun yıllara dayanan araştırma sonuçlarımı, arkasında yalnızca kendimi kaynak olarak gösterdiğim bilgilerimi sizlerin ilgisine ve faydasına sunuyorum.İlk yazımda tüm araştırmalarıma temel teşkil eden Anadolu topraklarının özelliğini ve ayrıcalıklarını sizlerle bir parça da olsa paylaşmak istiyorum. İlerleyen günlerdeki yazılarda da detaylara yer vereceğim.Her biri iki ile üç milyon yıl sürmüş olan buzul çağlarının sonuncusu Anadolu topraklarını etkilememiştir. Bu ne demektir? Ve ne işe yarar? Tıpkı bir derin dondurucuda mikropların ürememesi gibi buzul altında kalan bitkilerin de gelişmesi sözkonusu olamaz. O halde her toprağa dökülen tohumun bir sonraki bahar mevsiminde yaşamına devam etmesi süreci ve bu sürecin vazgeçilmez özelliği olan genetik yapılarının mükemmele doğru gelişme evresi sadece ve sadece Anadolu topraklarında vücut bulmuştur. İşte Anadolu’nun bitki florasını ve toprağının da mikrobiyolojik yapısını ve de ekolojik adaptasyon gücünü vazgeçilmez, mükemmel ve rakipsiz kılan da budur. Anadolu topraklarının çok özel ve çok kıymetli tohumları var idi. Domates, salatalık, biber Diyarbakır’ın karpuzu, Çankırı’nın eriği, bölgesel kavun türleri ya da yafa portakalı istenildiği kadar ve birçoğu bitti, yok oldu, bitirildi...Bu muhteşem tohumların mahsullerinin hastalıklara karşı hem içerdikleri koruyucu ve önleyici ana etkin maddeler hem de hiçbir yapay müdahaleye uğramamış olmalarından dolayı sağladıkları mucizevi etkileri müdahale görmüş, kısırlaştırılmış ya da genleriyle oynanmış tohumlarda tamamen kaybettiler hatta ve hatta zarar verir hale geldiler. Az sonra değineceğim. Gelişmiş ülkeler, bizim eşsiz tohumlarımızı ülkelerine götürdüler. Genleriyle oynayarak veya kısırlaştırarak ancak verimliliğini artırarak geri getirdiler. Bu yüksek verimli tohumlar başta çok cazip geldiği için tercih edildi, yıllarca ithal edildi.
Sonuç; yıllar yıllar boyu ithal edilen tohumlar sayesinde:
1-Milyarlarca dolar boşu boşuna yurt dışına gitti.
2-Tohum cenneti ülkemizde dışarıya bağımlı bir hal aldık.
3-Elimizdeki hazine değerindeki doğal tohumlarımız yok oldu.Şu an tüketmekte olduğumuz gıdaların transgen (genleriyle oynanmış) ve ebter (kısır) tohumlar olmasının ne tür sakıncaları var birlikte bakalım:Öncelikle yöresel meyve-sebzecilik dolayısıyla geleneksel tarım yok oldu.Sebze ve meyvelerin tadı, kokusu, aroması, içerdiği etkin madde zenginliği ve çeşitliliği kayıp oldu. Bu mahsullerin tüketilmesinin uzun vadede insan sağlığını nasıl etkileyeceği konusunda bildiğimiz şeyler olmakla birlikte kesin sonuçlara halen ulaşılamadı.Bilinenler de ne yazık ki hiç iç açıcı bilgiler değildir. Örneğin kısır tohumlu ürünler sindirim sistemini olumsuz etkilemekte, vücutta ödem oluşumuna sebep olmakta, metabolizma hastalıklarının (şeker hastalığı, hipertansiyon v.b) oluşumuna sebep olmakta, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde yetersiz kalmasından dolayı KANSER gibi çok önemli hastalıkların artmasına sebep olmaktadır. Arıların ölümü, böcek türlerinin yok oluşu vb doğal dengeyi bozucu birçok olumsuzluğun sebebi de yine aynı başlık altındadır.Dünya çapında meydana gelebilecek olağan üstü durumlarda kimden neyi nasıl temin edeceğimiz endişesi de çabası..İlk yazımda sizlere vurucu noktaları aktarmaya çalıştım. Devamında buluşmak dileğiyle... Sağlığınız daim olsun...
GÜNÜN KÜRÜ
Antibiyotikleri boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve önleyici olarak kullanamayız. Ancak bir hekim kontrolünde teşhisten sonra kullanabilirsiniz. Oysa adaçayı koruma ve önlemede rahatlıkla kullanabileceğiniz muhteşem bir bitkidir. Ağız hijyenini sağlamada, bademcik ve boğaz enfeksiyonuna karşı önleyici ve koruyucu gücü mükemmel olan adaçayının gargarası ve kürünü öneririm.Yaklaşık bir bardak suda bir tutam adaçayı (4-5 gr) 10 dakika kısık ateşte demlenir.Akşam yatağa giderken, çocuklarınızı okula uğurlarken günde iki-üç kez gargara yapınız. Hazırladığınız gargarayı 48 saat rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ancak adaçayının içiminde hamileler ilk 3 ay için çok dikkatli olmalıdır. Düşük yapma riskini artırabilir. Mühim Not: Bir şikâyetiniz var ise hekim kontrol ve önerilerini ihmal etmeyiniz. Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı yoktur, destekleyici ve yardımcı tedavi amaçlıdır.
SORU - CEVAP
Soru: Sayın hocam söylemiş olduğunuz değişik kürleri aynı anda mı uygulamamız lazım yoksa teker teker biri bitince öbürüne mi başlamamız lazım?
Cevap: Hiçbir kürü aynı anda uygulamayınız. Alışkanlık haline getirmeyiniz. Bir kür bittikten sonra ikinci bir küre geçebilmeniz için de en az üç gün ara vermeniz gerekir. Sağlıklı günler dilerim.
Soru: Benim iç guatr sorunum var, brokoli kürünün faydası olur mu?
Cevap: Brokoli kürü iç guatr şikâyetlerinde etkili değildir. Ayrıca, guatr ve tiroid hastalarının beyaz lahana, brokoli ve karnabaharı çiğ olarak tüketmemelerini öneririm.
Soru: Hocam ben 12 yaşındayım. Başımın ve vücudumun bazı yerlerinde kızarıklar çıktı ve doktorum sedef olduğunu söyledi, ilaç kullandım geçmedi. Annem TV’de sizi izlemiş, bol bol kuru üzüm çekirdeğini ezip bol bol yiyin demişsiniz bana bunu açıklar mısınız?
Cevap: Merhaba, siyah kuru üzüm çekirdeği sedefe bağlı kaşıntılarda etkilidir. Sedefin doğrudan tedavisinde etkili değildir. Sedef üzerine olan araştırmalarım devam etmektedir. İnşallah tamamlandığında açıklayacağım. Çekirdekli siyah kuru üzümün tüketimi günde 25-30 taneyi geçmemelidir. Bir hafta her gün kullanılır. Daha sonra ihtiyaca göre tekrarlanabilir.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

Anadolu toprakları ve bitki örtüsü-2


Anadolu toprakları ve bitki örtüsü-2
Değerli okuyucu, 28 Ekim 2008 tarihli yazımda yüzlerce çeşit doğal tohumlarımızın nasıl kaybolup gittiğini ve yerlerini ebter (kısır) tohumlara terk ettiğini ve de bunun sonuçlarının insan ve hayvan sağlığını nasıl olumsuz etkilediğini anlatmaya çalıştım. Sadece bununla da kalmayıp toprağı ve çevre bitkileri de değiştirdiğini vurgulamış, hastalıklardaki artışın birinci sıradaki sebebini kısır (ebter) ve transgen tohumlara bağlamıştım.Anadolu toprakları bölge bölge marka ürünlere sahipti. Çengelköy salatalığı, Diyarbakır karpuzu, Heybeli kavunu, Çukurova’nın yafa portakalı, Kızıllı zeytini, İspir fasulyesi, sırık domatesi, yamula patlıcanı, Çankırı eriği, Karakılçık buğdayı gibi ve daha yüzlerce doğal tohum ve ürünleri kaybolup gitti. Artık pazar yerlerinde onları bulamıyoruz. Yüzlerce yıllık geleneksel tarımın ortadan kalkmasıyla Anadolu’nun muhteşem doğal tohumları da yok oldu. Yok olan bu tohumlar bizim kültürümüzdü.
Beslenme bir kültürdür
Sağlıklı veya dengeli beslenmeden bahsediliyor. Ancak sağlıklı besin varsa sağlıklı beslenmeden bahsedilebilir. Kaldı ki, sağlıklı beslenmenin temelini “beslenme kültürü” oluşturur. Ülkemizde beslenme kültürü son onbeş yıl içerisinde hızla değişti. Japonların, İtalyanların, Çinlilerin, İskandinavların değişmeyen beslenme kültürleri vardır. Çin, Japon veya İtalyan mutfağını bilmeyenimiz yoktur. Peki, bizim zengin mutfağımıza ne oldu? Sokak aralarında sıkışıp kaldı, lokantalarımız da birer birer yok oldular. Yerini, caddelerde döner kesen, kebabı ekmek arası yapanlar aldı. Birer adım ötelerinde de baklavacılar, cezeryeciler veya lokumcular. Osmanlı’nın zengin mutfağını, büyüklerimizden dinler olduk ve bu zengin milli beslenme kültürümüzü de tarihe gömdük.
Neyi arıyoruz?
Son birkaç yıldan beri organik tarım modası başladı. İnsanlarımız, organik tarım ürünlerinin satıldığı pazar yerlerini arıyor. Nedir organik tarım? Sentetik gübre, hormon ve zirai ilaç kullanılmadan üretilen sebze, meyve, tahıl veya bakliyattır deniyor. Bu doğrudur. Ancak, organik tarımda kullanılan tohum da kısır (ebter) tohumdur.
Beslenme kültürünü değiştiren insan erken hastalanır
İnsan, doğanın bir parçasıdır. Yaşadığı bölgenin ürünleriyle (sebzesi, meyvesi, tahılı, bakliyatı, yağı ve eti) beslenir. Bu besinler onun beslenme kültürünü oluşturur. Bu beslenme şekli, çocukluğundan gelişimini tamamladığı döneme kadar metabolizmasının çalışma düzeni üzerinde etkin rol oynar. Yani, temeli bu kültüre bağlı olarak atılır ve inşa edilir. Beslenme kültüründeki sapmalar veya radikal değişiklikler, metabolizmanın farklı çalışmasına neden olabileceğinden rahatsızlıkların erken yaşlarda ortaya çıkmasında etkili rol oynayabilecektir. Mecbur kalmadıkça beslenme kültürünüzü değiştirmeyiniz.
Kültür, bir milletin tarih önündeki sağlam duruşudur
Tarihi Safranbolu evleri. Şimdilerde yaşamadığımız ve yaşatmadığımız bir kültür. Son yirmi yıl içerisinde o kadar değişik kültürümüzü tarihe gömdük ki... Tarihiyle övünmeyi seven bir milletiz. Japonya’da hangi eve girerseniz giriniz, her santimetre karesi Japon kültürüdür. Mutfağından salonuna banyosuna kadar. Ne yayla, ne otacı, ne hamam, ne halıcılık, ne de beslenme kültürümüz kaldı. O muhteşem Türk Sanat Müziği kültürümüzü bile nostalji yaptık. Zaman zaman sesi güzel olan birileri çıkıp yirmi-otuz yıl öncesinin parçalarından bir nostalji kaseti çıkarıyor. Duygulanmakla kalıyoruz. Yaşamıyor ve yaşatmıyoruz.
Ülkemizin marka bitkileri
Bir sonraki yazımda Anadolu topraklarına özgü, tıbbi aromatik bitkilerimizi, sebze, meyve, bakliyat ve tahılımızı ayrı ayrı tanıtmaya başlayacağım. Her birinin kür olarak kullanıldığında insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini ve hastalıklara karşı önleyici, koruyucu ve yardımcı tedavi gücünü öğreneceksiniz.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

NAR



NAR

Günün Kürü:

Nar mevsimindeyiz. Bu meyve, yüksek tansiyon hastalarının yardımcısıdır. Öğleden evvel ve sonra içilecek birer çay bardağı taze sıkılmış nar suyu, yüksek tansiyonun dengelenmesinde iyi bir destekleyicidir. Böbrek ve dişeti iltihaplarında da oldukça etkilidir. Günde iki ya da üç kez taze sıkılmış bir çay bardağı nar suyunu ağzınızın içinde bekleterek içiniz. Nar suyunun tek veya birkaç içimde değil, yudum yudum, küçük ölçeklerde tüketilmesi çok önemlidir.Narın barındırdığı antiseptik, antibakteriyel ve de antiinflamatuvar maddeler buruk ve kekremsi tadı oluşturan tanelerin bağlı olduğu, o yüzlerce kırmızı boncuğu birbirine bağlayan etli kısımlarda bulunmaktadır. Dolayısıyla narı tanelerini dış kabuktan ayırarak tüketmek doğru olmayacaktır. En uygun kullanım şekli narı, limon ya da portakal gibi sıkıp içmektir. Sıkma esnasında etli kabuğunda bulunan zengin antiseptik, antibakteriyel ve antihipertansif (tansiyon düşürücü) etkin maddeler suyuna geçer.

Dikkat: Nar tanelerini çekirdeğiyle tüketmenin kabızlığa neden olabileceğini ve bağırsak hareketlerini kısıtlayabileceğini unutmayınız. Eğer düşük tansiyon şikâyetiniz varsa nar suyundan uzak durunuz. Nar suyu, kan basıncını düşürür. Düşük tansiyonu olanlar taze sıkılmış nar suyunu içtikten yarım saat sonra kendilerini yorgun hissetmeye başlayabilirler.

SORU - CEVAP

Soru: Oğulotunun depresyona iyi geldiğini duymuştum, acaba nasıl kullanmak gerekir?

Cevap: Oğulotunun diğer adı da melissadır. Oğulotu sakinleştirici özelliğe sahiptir. Kronik idrar yolları rahatsızlığını sık sık yaşayanların önleyici olarak kullanabileceği bir bitkidir. Depresyona karşı etkisi yok denecek kadar azdır. Sağlığınız daim olsun.

Soru: Hocam merhaba nasılsınız? Sizi dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Size birşey sormak istiyorum. Boy uzatma kürünüz kitabınızda var mı? Şimdiden teşekkür ederim.

Cevap: Boy uzatma kürü kitaplarımda yoktur. Bu kürü sipariş vermek gerekiyor.

Soru: Göğsümdeki kitlenin fibrokistik olduğu söylendi. Brokoli kürünüzü kullanan bir arkadaşım tavsiye etti. Ben de uygulamaya karar verdim. Kitlenin çapında ilk 21 gün sonunda biraz küçülme oldu. Bu küre daha devam etmeli miyim?

Cevap: Fibrokistlere karşı önermiş olduğum brokoli kürü 2 kez 21 gün boyunca uygulanmalıdır. Her 21 günde bir 7 gün ara vermeniz gerekir. İkinci 21 gün tamamlandıktan sonra duruma göre dönem dönem 21 günlük kür uygulanır. Sağlığınız daim olsun.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

Beyaz lahana 1 numara


Beyaz lahana 1 numara
Değerli okuyucu, size bugün öyle bir sebzeden bahsedeceğim ki, bu nimetin hikmeti saymakla bitmez. Yeter ki, onu ne zaman ve neye karşı kullanacağınızı biliniz... Bana sorsalar, “İnsan sağlığı üzerinde etkili olan en önemli üç sebzeyi önem sırasına göre sıralayınız” diye. Cevabım, birincisinden üçüncüsüne kadar hep beyaz lahana olurdu. Dördüncü ve beşinci sırayı brokoli ve kereviz alırdı. Beyaz lahana çok yönlü bir sebzedir. Onu her araştırmaya başladığımda yepyeni bir özelliğini buluyordum. Halen de araştırdı-ğım bir sebzedir. Onun kürünü yapmaya başladıktan sonra birkaç gün içerisinde vücudunuzdaki değişikliğin farkına varabiliyorsunuz. İçeriğinde öylesine güçlü etkin maddeler ki, işte bunlardan birkaç tanesi; u-vitamini, diindolmetan, izotiyosiyanat, glucoiberin, folacin, crocetin...
Selülite karşı etkili
Beyaz lahana kürü, yağ dokusunda birikmiş toksinleri vücuttan dışarı atar. Besinler üzerinden aldığımız toksinleri, vücudumuzdaki biyotransformasyon mekanizmasını harekete geçirerek dışarı atar. İlaçlarını aldıkları halde, kan şekerini düşürmekte zorlanan şeker hastalarının kan şekerini düşürmelerinde büyük yardımcıdır. Selülitleri önler ve yok eder. Kan dolaşımı bozukluğu şikâyetiyle sık sık karşılaşan orta ve ileri yaş grubunun imdadına yetişir. Kemoterapi ve radyoterapi almış hastaların tekrar direnç kazanmalarında yardımcıdır. Uyku apnesi çeken onlarca insan tanıdım. Bu insanlardan hâlâ teşekkür telefonları ve mailler geliyor. Bağırsak kanserini önleyici mükemmel bir güce sahiptir. Birinci derece akrabalarında kolon kanseri vakası olanlara yılda en az bir kez beyaz lahana kürünü yapmalarını öneririm. Beyaz lahana kürünün hangisini uygularsanız uygulayınız, hem antioksidan hem de hormon dengeleyici gücünden faydalanıyorsunuz demektir. Özellikle kadınların bacak ve baldır kısımlarında görülen kılcal damar çatlamalarına karşı da mükemmel bir önleyici güce sahiptir. Sürekli kulak çınlamanız (tinnitus) mı var? Bu şikâyete karşı da, mükemmel bir yardımcı çözüm getirecek olan yine beyaz lahanadır. Belirtilen rahatsızlıklar için hazırlama ve uygulama şekillerinin farklı olduğunu unutmayınız.
Kan şekerini dengeliyor
Beyaz lahana kürü öylesine koruyucu ve önleyicidir ki, birçok hastalığa karşı zırh giymiş gibi olursunuz. Şeker hastalığına yakalanma riskiniz var veya hekiminiz şekerinize dikkat ediniz uyarısı yaptı ise, kan şekerini dengeleyici ve düşürücü güce sahip beyaz lahana kürünü ihmal etmemenizi öneririm. Bahar yorgunluğuna karşı bulunmaz bir nimettir. Eğer bahar yorgunluğunu yaşamak istemiyorsanız, beyaz lahana kürünü ihmal etmeyiniz.Onun 15 günlük toksin atıcı ve dolaşımı düzenleyen kürünü her yıl en az iki kez uygularım. Şu sıralar, ben de beyaz lahana kürünü uyguluyorum.
Günün Kürü:
Kan şekerini düşürücü ve kan dolaşımı düzenleyici
Bir litreden az yarım litreden fazla (yaklaşık 750-800 ml veya dört su bardağı) kaynamakta olan suda yedi-sekiz tane beyaz lahana yaprağını, parçalamadan (doğramadan, bir bütün olarak) hafif ateşte on dakika ağzı kapalı olarak haşlayınız. Haşlama esnasında kapağı açarak, tahta bir kaşık yardımıyla yaprakların tamamının suyun içerisinde kalmasına özen gösteriniz. Ilıdıktan sonra haşlanmış beyaz lahana yapraklarını süzerek ayırınız ve aç karnına veya yemeklerden bir saat sonra sadece bir buçuk su bardağı içiniz. Aç karnına içilmesi daha etkilidir. Haşlanmış beyaz lahana yapraklarını tüketmenize gerek yoktur. Beş-altı gün uygulanacak bu kürde, beyaz lahananın her gün taze olarak hazırlanması gerekir. Bir defada her öğünden sonra bir buçuk su bardağını içmekte (tüketmekte) zorlanıyorsanız, bu taktirde gün boyu aralıklarla her defasında yarım su bardağı içerek de kürünüzü uygulayabilirsiniz. Eğer, kan şekeriniz zaman zaman yükseliyor ve dolaşım bozukluğu şikâyetleri de yaşıyorsanız, beyaz lahana kürü mükemmel bir takviyedir. Kan şekerinizin aşırı yükselmesine ve dolaşım bozukluğuna karşı da zaman zaman bir önleyici olarak uygulaya-bilirsiniz. Şeker hastalarının yılda 3-4 kez bu kürü uygulamalarında büyük fayda vardır. Değerli okuyucu, tekrar belirtmek isterim ki, bu kürü uyguladığınız için hekime gitmeye ya da kan şekerinizi kontrol ettirmeye gerek olmadığı düşüncesine kesinlikle kapılmayınız.
SORU - CEVAP
Soru: Tiroit fonksiyonlarım gayet normal ama 2 santimetreyi geçen nodüllerim var. Dereotu kürünü yapabilir miyim?
Cevap: Evet, yapabilirsiniz. En az 3 ay uygulanacak olan dereotu kürü, tiroid nodüllerinin de yok edilmesinde oldukça etkilidir. 3 ayda bir kez hekiminize giderek nodüllerinizi kontrol ettiriniz. Hekim kontrol ve önerilerini ihmal etmeyiniz.Soru: Tiroidim hızlı çalışıyor. İlaç da kullanıyorum. Dereotu kürünü uygulayabilir miyim?Cevap: Dereotu kürü, hızlı veya yavaş çalışan tiroid durumunda da uygulanabilir.
Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

Yorgunluğa karşı karanfil



Yorgunluğa karşı karanfil

Değerli okuyucu, karanfil Osmanlı mutfağının vazgeçilmez bir baharatıdır. Kuvvet macunlarında, aşurede karanfilden vazgeçilmez. Çiçekçilerin satışa sundukları ve halk arasında bilinen karanfil çiçeği ile hiçbir alakası yoktur. Anavatanı Endonezya ve İspanya olarak bilinir. Hindistan ve Sri Lanka’da bol miktarda yetiştirilir ve bu mutfakların vazgeçilmez baharatıdır. Avrupalılar karanfili turşu ve tatlılarında çeşni vermesi amacıyla kullanırlar.

Diş ağrısına karşı etkili

Karanfil ağacının tomurcuklarından elde edilen bu baharat, odunumsu ve koyu kahve-siyah renklidir. Yaklaşık iki-üç santimetre boya eriştiklerinde hasat edilirler. Anadolu’da halen çürük dişlerde ağrı kesici olarak kullanılmaktadır. Çürük dişin oyuğuna, ezilmiş kuru karanfilin bir parçası yerleştirilir veya da yağından bir damla damlatılır. Ağrı kesici gücünü içerdiği gallik asitten alır. Genel bir kural olmasa da lokantalarda içki kokusunu almak için masanıza bir çanakta karanfil sunulur.

İshale karşı

Onu ilk araştırmaya başladığım yıllar doksanlı yılların başlarıydı. Kuru karanfilde beni ilk şaşırtan, içeriğinde alpha-kadinol, alpha-kubeben ve maslinik asit etkin maddelerinin aynı anda bulunmasıydı. Bu üç ana etkin maddeyi başka hiçbir bitkinin çiçeğinde aynı anda bulamazsınız. Bu özellik karanfile özgüdür. Onun bu ayrıcalığı ishale karşı bu üçlünün bir arada bulunmasında saklıdır. Eğer ishal olduysanız hiç çekinmeden karanfil kürünü birkaç gün uygulayabilirsiniz. İshale bağlı karın sancılarını, bağırsak hareketliliğini kısa zamanda nasıl ortadan kaldırdığını hayretle gözleyebilirsiniz.

Direnci artırır

Karanfilin alternatifi yoktur. Onun sahip olduğu bazı özellikleri ve kimyası başka hiçbir bitkiyle veya baharatla mukayese edilemez. Kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz? Zihin yorgunluğunuz da mı mevcut? Başınızda veya üzerinizde bir ağırlık mı hissediyorsunuz? Veya gergin misiniz? Bir bardak su kaynatın ve hemen sıcakken üzerine dokuz-on adet karanfil tanelerinden ilave ediniz. Beş-altı dakika bekledikten sonra karanfilleri içerisinden çıkarmadan yudum yudum içiniz. En geç on dakika sonra yorgunluğunuzun gittiğini, vücut direncinizin arttığını gözlemleyebilirsiniz. Çok daha önemlisi, günün yorgunluğuna bağlı zihin yorgunluğunuzun ortadan kalktığını daha dinamik düşünsel güce sahip olduğunuzu hayretle hissedebileceksiniz. Üzerinizdeki gerginliğin de yavaş yavaş ortadan kalktığını göreceksiniz. Karanfilin bu konudaki etkilerini daha da artırmak istiyorsanız, kendinize bir çay demleyip içerisine 10-12 adet karanfil atınız, birkaç dakika bekledikten sonra çayınızı yudumlayarak keyfini çıkartınız. İçtikten 5-10 dakika sonra zihin yorgunluğunuzun kaybolduğunu ve daha zinde olduğunuzu hayretle gözlemleyebilirsiniz. Bu amaçla uygulayacağınız karanfilli çayı haftada 3-4 defadan fazla uygulamayınız ve alışkanlık haline getirmeyiniz.

GÜNÜN KÜRÜ

İshale karşıSabah kahvaltısından bir saat sonra yedi-sekiz adet karanfil çiğnenmeden oda sıcaklığındaki bir- iki yudum suyla yutulur. Aynı gün akşam yemeğinden iki saat önce yedi-sekiz adet karanfil, oda sıcaklığındaki bir-iki yudum suyla çiğnemeden yutulur. Bu küre en fazla yedi gün devam edilir. Kullanılacak karanfilleri yutmadan önce ortadan ikiye bölüp suyla yutmak daha etkilidir. Havanda ezerek daha etkili olur düşüncesine kapılmayınız. Havanda ezildikten sonra alınması yanlıştır. Etkisi azalır.
Zihin yorgunluğuna karşı birebirTaze demlenmiş bir bardak sıcak çayın içerisine 10-12 adet kuru karanfil ilave edilir. Üç-dört dakika bekledikten sonra yudum yudum içilir. Şeker ilave edilmeden içilmesi en etkili şeklidir. Çayınızı yudumlarken ağzınıza gelen karanfil tanelerini dişlerinizin arasında hafif ezerek eminiz. İkinci bardak çay içecekseniz, içerisinde kalan karanfilleri kullanınız, yeniden karanfil ilave etmeyiniz. Karanfilli çay içimini günde iki, haftada dört kereden fazla uygulamayınız. Alışkanlık haline getirmeyiniz. Vücut direncinizin azaldığı, zihin yorgunluğu ve strese bağlı yorgunluk hallerinde uygulayınız.

DİKKAT:

KARANFİL KÜRÜ UYGULANIRKEN:İshal şikayetlerinde karanfil, çay olarak içilmemelidir. Birkaç yudum oda sıcaklığındaki su ile alınmalıdır. Trombozit (platelet) düşüklüğü sorunu yaşayan hastaların karanfil kürünü uygulamamaları gerekir. Özellikle bazı ilaçlar, yan tesir olarak trombozit düşüklüğüne neden olabilmektedir. Bu türden ilaçları kullanan hastaların karanfilden uzak durmaları gerekir. Kullanacağınız karanfillerin raf ömrünün bir yıldan daha fazla olmamasına özen gösteriniz. Bir yıldan fazla beklemiş karanfilleri kullanmayınız. Kuru karanfili iki parmağınızın arasında ezmeye çalıştığınızda, eğer kolayca kırılıp ufalanıyor ise, kullanmayınız. Raf ömrünü çoktan doldurmuş demektir.
Kanser hastalarına yardımcıKemoterapi veya radyoterapiye bağlı gelişen ishaliniz var ise, birkaç günlük karanfil kürü mükemmel bir yardımcıdır.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

KİRAZ SAPI



KİRAZ SAPI

Değerli okuyucu, doğa kesinlikle çöp üretmez. Canlı yaşamda atık yoktur. Ne tür bir canlı (insan, hayvan, bitki, bakteri) olursa olsun, herbirinin atığı bir başka canlının gereksinimidir. Bu gereksinim doğanın dengesini kurar. Bir başka deyişle doğadaki her canlı bir başka canlıya muhtaçtır. Hiçbir canlı yoktur ki, bir başka canlıya ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebilsin. Geçmişte çöp deyip çöp tenekesine attığımız çok sayıda atık, çöp olmaktan çıkmış bir ihtiyaç haline gelmiştir. Kaldı ki, ne patatesin kabukları, ne enginarın yaprakları, ne kerevizin sapları veya yaprakları ne de şu sıralar milyarlarcası tekrar toprağa düşen çeşit çeşit yaprak bir çöp değildir. Eğer onlardan faydalanamıyorsak, hakkında ilim sahibi olmadığımızdandır. Yani araştırılmamış olmasıdır. Doğa insanoğlu için sınırsız bir araştırma kaynağıdır. Sizlere bugün, bir zamanlar çöp (atık) bilip, çöp tenekesine attığımız kiraz sapını örnek vermek istiyorum. Kurutulmuş kiraz sapı ve armutun bir türünün sapları, yaklaşık onbeş yıldan beri geriye dönerek tekrar tekrar ele alıp üzerinde çalıştığım bitki kısımlarıdır. Kolay kolay da bu çalışmalarımın sonlanacağını düşünemiyorum. Çünkü, kurutulmuş kiraz sapının kendine özgü basit bir kimyasal yapısı ve mükemmel bir biyokimyası var. Karmaşık olmayan, düzenli ve belirgin bir selülozik yapıya sahip. İçerdiği etkin maddelerin azlığı ve bağımsızlığı onu tedavi amaçlı kullandığımız takdirde çok güçlü kılmakta. Bu özelliği bugüne kadar incelediğim ve araştırdığım hiçbir bitkide görmedim. Kiraz sapı ayaklarda oluşan ödemlere karşı ideal bir yardım-cıdır. Kiraz sapını kaynatıp içmek hem dolaşımı kolaylaştırmakta, hem toksin atmakta hem de vücutta oluşan şişliği (özellikle yüz kısmında) yok etmektedir.

KADINLAR İÇİN:

Âdet dönemlerinde pek çok kadın vücudunda oluşan şişmelerden (özellikle yüz bölgelerinde) şikâyetçidirler. Estetik açıdan can sıkıcı olan bu durumdan kurtulmanın en kolay yolu kurutulmuş kiraz sapıdır. Kurutulmuş kiraz sapı kürü, âdet dönemlerinde gelişen vücut ödemlerine karşı etkili bir kürdür. Adet dönemlerinde ödem şikâyeti yaşayan kadınlar için özellikle önermekteyim.

ERKEKLER İÇİN:

Rezidü, idrar kesesindeki idrarın bir seferde tamamen boşaltılamaması demektir. Yani, idrar yaptıktan sonra idrar kesesinde bir miktar daha idrarın kalması anlamına gelir ki, kısa bir süre sonra tekrar tuvalete gitme ihtiyacı hissedilir. Orta yaşın üzerindeki erkeklerde görülen rezidü şikâyetlerinin ortadan kaldırılmasında iyi bir yardımcıdır. Sağlığınız daim olsun.

GÜNÜN KÜRÜ:

Regl dönemine bağlı ödeme karşı

Kaynamakta olan bir litre suya yaklaşık bir avuç kiraz sapını atınız. Beş dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte kaynatınız. Soğuduktan sonra süzünüz ve bir şişeye doldurarak buzdolabında koruyunuz. Aç veya tok, regl süresince her gün bir su bardağı içiniz. Hazırlanan kiraz sapı suyu buzdolabında üç gün bekleyebilir. Üç günden sonra artan miktarı kullanmayınız. Gerekiyorsa yeniden her üç günde bir taze olarak hazırlayınız. Satın aldığınız kiraz sapları tozlu olabilir, soğuk suda yıkayabilirsiniz. Kesinlikle sıcak suda yıkamayınız.

Toksin atıcı ve dolaşım bozukluğuna karşı

Kaynamakta olan bir litre suya yaklaşık bir avuç kiraz sapını atınız. Yedi dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra, soğumasını beklemeden süzünüz ve bir şişeye doldurarak buzdolabında koruyunuz. Yemeklerden yarım saat önce veya yemeklerden iki saat sonra günde sadece bir su bardağı içilir. Bir hafta uygulandıktan sonra üç gün ara verilir ve tekrar bir hafta uygulanır ve sonra kür sonlandırılır. Hazırlanan kiraz sapı suyu buzdolabında üç gün bekleyebilir. Üç günden sonra artan miktarı kullanmayınız. Gerekiyorsa yeniden her üç günde bir taze olarak hazırlayınız. Satın aldığınız kiraz sapları tozlu ise, soğuk suda yıkayabilirsiniz. Kesinlikle sıcak suda yıkamayınız.

ROMATOİD ARTRİT DURUMUNDA:Romatizma şikâyetlerine karşı kurutulmuş kiraz sapı ile dişi ısırganın beraberce hazırlanan kürü, mükemmel bir yardımcı tedavi imkânı sunuyor. Bu kürü uygulayan çok sayıdaki romatizma hastası kürün gücünü de çok iyi bilmektedir. Siz değerli okuyucularıma, ısırgan konusunu bu köşede işlerken kurutulmuş kiraz sapı-dişi ısırgan kürünün hazırlama ve uygulama şeklini yazacağım.

Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu. Bitkilerle gelen sağlık

4 SORUNA 4 SIFALI BITKI

Hazımsızlık Çare: Melisa Ne sağlıyor? Şifalı bitkilerle uğraşan uzmanlar, melisanın hazımsızlığa karşı birebir olduğunu söylüyorlar. Ayrıca antideprasan özelliği olan bu bitki, kendinizi kısa bir sürede iyi ve daha mutlu hissetmenizi sağlayabiliyor. Aynı zamanda, anksiyete ve uyku problemlerini gidermede de etkili olan melisanın hafızayı güçlendirdiği de biliniyor. Bunu deneyin: Hazımsızlıktan yakınıyor ve melisanın olumlu etkilerinden faydalanmak istiyorsanız, 3–4 çay kaşığı kuru melisa yaprağıyla demlediğiniz çaydan günde 2 fincan için.

Mide bulantısı Çare: Papatya Ne sağlıyor? Papatya sindirim sistemi üzerinde pek çok olumlu etkiye sahip bir bitki ve mide spazm ve kramplarını da önlüyor. Bu özelliğiyle de mide bulantısının yanı sıra, şişkinlik, hafif gastrit semptomları ve gaz şikâyetlerini gidermede de etkili olabiliyor. Uzmanlar, papatyanın araba ve gemi yolculuklarında oluşan bulantıları önlemede de etkili olabileceğini belirtiyor. Bunu deneyin: Marketlerde hazır satılan papatya çaylarını deneyebileceğiniz gibi aktarlardan kuru papatya alıp kendi çayınızı kendiniz de demleyebilirsiniz. Ayrıca büyük bir kapta demlediğiniz papatya suyuna batırdığınız minik bir havluyla karnınıza 20 dakika boyunca kompres yapmak da bulantınızı hafifletecektir.
Halsizlik Çare: Ginseng Ne sağlıyor: Ginseng, özellikle Uzakdoğuluların enerji kaynağı olarak kullandıkları ve asla vazgeçemedikleri bitkilerin başında geliyor. Aynı zamanda hafızayı güçlendiren, anksiyete ve huzursuzlukla da savaşan ginsengten bol bol tüketmek, oruç tutanların sık sık yaşadığı halsizlik ve yorgunluk sorununa karşı ida oldukça yi geliyor. Bunu deneyin: Ginseng kökünü aktarlardan temin edebilir, bununla çay demleyebilir ya da yemeklerinizin içine rendeleyerek kullanabilirsiniz. (Günde yaklaşık 1 – 2 gr.) Ayrıca doğal ürünler satan mağazalardan aldığınız ginseng haplarını bir uzmana danışarak kullanabilirsiniz.

Kötü nefes kokusu Çare: Biberiye Ne sağlıyor? Sindirim sistemini düzenlemek için kullanılan biberiye kötü nefes kokusunu gidermede son derece etkili. Ayrıca açlık nedeniyle oluşan başağrılarını gidermek için de biberiye yapraklarını parmaklarınızın arasında sıkabilir elinize gelen yağı, şakaklarınıza sürüp hafifçe ovabilirsiniz. Bunu deneyin: Taze biberiye yapraklarını salata ve et yemeklerinin üzerine lezzet vermek için serpebilirsiniz. Kurumuş biberiye yapraklarını ise çay demlemek için kullanabilirsiniz

Faydalı Bitkiler Nasıl Demlenir?

Şifalı bitkiler çay gibi demlenmez...

Uzmanlar, özellikle kış aylarında yoğun şekilde tüketilen bitki çaylarının ilaç gibi düşünülmesi, günde 3 fincandan fazla içilmemesi konusunda uyardı. Selçuk Üniversitesi Çumra Meslek Yüksekokulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Gümüşçü, soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıkların arttığı bugünlerde, iyileşmek ya da hastalanmamak için bitki çayları tüketiminin arttığını belirtti. Bazı rahatsızlıklara iyi gelen bitkilerin ortak özelliğinin, vücut direncini artırması ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi olduğunu vurgulayan Gümüşçü, son dönemde en fazla talep gören şifalı bitkilerin melisa, ada çayı ve kekik olduğunu ifade etti.
EKİNEZYA İLGİSİ

Ana vatanı Amerika olan ekinezya adlı bitkinin de son dönemde yoğun ilgi gören şifalı bitkiler arasında yer aldığını anlatan Gümüşçü, 'Bu bitkilerin çayları tek başlarına tüketilebileceği gibi, bir kaç bitki karıştırılarak da içilebilir. Karışımlar daha faydalıdır, çünkü her bitkinin içinde farklı özelliklerde maddeler bulunduğu için, bu maddeler karışımlı çaylarla bir defada alınabilir' dedi.

GRİBE ÇOK İYİ GELİYOR

Gereğinden fazla miktarda alınan bitki çayları, kişinin bazı kan değerlerinde yükselmelere neden olarak rahatsızlıklara yol açabiliyor. Gümüşçü, limon, zencefil ve tarçının da soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıklara iyi gelen bitkiler arasında yer aldığını ifade etti.

Şifalı bitkisel sözlük
AKTAR UYARISI

Gümüşçü, 'Vatandaşlarımız bu bitkileri, tanıdıkları ve güvendikleri aktarlardan almalıdırlar. Çünkü işinin ehli olan aktarlar, hem yüksek kalitedeki ürünleri satar hem de bitki karışımlarını olması gerektiği gibi tavsiye ederler' dedi. Gümüşçü, belli ölçülerin aşılmadığı ve uygun biçimde kullanıldığı takdirde şifalı bitkilerin hastalıkları önlemede faydalı olduğunu bildirdi.


ŞiFALI BiTKiLER ÇAY GiBi DEMLENMEZ

Ahmet Gümüşçü, her şifalı bitkinin ihtiva ettiği farklı maddelerle ayrı ayrı vücuda yarar sağladığını ifade etti. Şifalı bitkilerin çay gibi kaynatılmadan, sıcak suyun içine salınıp bir kaç dakika bekletildikten sonra içilmesinin en doğru yol olduğunu dile getiren Gümüşçü, 'Bitki çayları ilaç değildir. Nasıl ki 'bir an önce iyileşeyim' diye düşünüp, günde belli ölçekte kullanılması gereken ilaçlardan fazla fazla içemiyorsak, bitki çaylarında da aynı prensibe uymamız gerekir' diye konuştu. Gümüşçü, 'Melisa, ada çayı ve kekik gibi ürünlerden günde en fazla 3 fincan içilmelidir. Bu oran hemen hemen tüm şifalı bitkiler için aynıdır.

MANTAR HASTALIGINA KARSI AYNISAFA BITKISI

Mantar hastalığı olan kişiler için Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu 2 bitkiyi önermektedir;
Aynı safa bitkisi ve civanperçemi .
Aynısafa bitkisinin turuncu yapraklı ve çiçekli olmasında fayda var.
aynısafa kremi
Kürün hazırlanışı :1 kahve fincanı klorsuz suyu kaynatın. Kaynayan suyun içine 4-5 kaşık civanperçemi veya aynısafa bitkisini , atıp 4-5 dakika , kısık ateşte kaynatın. Lapa haline gelen bitkiyi ılıyınca mantar olan bölgenin üzerine, gece yatarken sürün ve sabaha kadar tutun. Bu uygulamayı birkaç gün yapın.

Kronik mantar şikayetleri için;
3 yemek kaşığı aynısafa bitkisini suda kaynatıp lapa haline getirin ve tülbentle sarıp 1 saat bekletin
not:Kullandığınız bitkinin bu yılın mahsulü olmasına dikkat edin.

27 Aralık 2008 Cumartesi

ENDER SARAC - SELULİT YAGI MASAJI

bitkisel yağlar
SELULİT YAGI MASAJI

Sağlıklı yaşam konusunda yazıları ve çalışmalarıyla tanınan Dr. Ender Saraç’tan selülit masajı yağı reçetesi.
Ender Saraç’ın tecrübelerine dayanarak geliştirdiği bu masaj yağı en az 3 hafta uygulanırsa 1-2 ay içinde sonuç verebiliyor.
1/2 tatlı kaşığı susamyağı, 1/2 kahve kaşığı portakal yağı, 4-5 damla biberiye yağı, 10 damla kekikyağını temiz bir kapta karıştırın.

Sonra bu karışımı hafifçe ısıtın (vücut ısısına yakın olması yeterli).
Selülit olan bölgeye ellerinizle yedirerek sürün ve iyice yedirdikten sonra hafifçe cildi kızartacak şekilde ham ipek keseyle veya kabak lifi gibi bir keseyle sertçe bastırarak en az 10-15 dakika masaj yapın.
Daha sonra yağlı selülitli bölgeyi mutfak streçiyle sarın ve hemen ter atmak için spora veya egzersize gidin.

En az 20 dakika aktif ve terletici hareket yaptıktan sonra banyoda iyice ovalayarak yıkanın.
Eğer zamanınız varsa bu işlemi sabah ve akşam, yoksa sadece günde bir kez yapabilirsiniz.

KETEN TOHUMUYLA GENC KALIN

;">KETEN TOHUMUYLA GENC KALIN

keten-tohumuAnti-aging, dünyada ve Türkiye'de de gittikçe yaygınlaşmaya başladı. İnsanlar 'genç yaşlanmak', zayıf kalmak, formunu korumak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. İşte uzmanlara göre, keten tohumunun burada da olumlu etkileri var.

Keten tohumunun yaşlanmayı geciktirdiği belirten Saraç, "Keten tohumundaki Omega-3, Vitamin B12 ve lifler, hücreleri genç tutarak yaşlanmayı geciktiriyorlar. Zayıflatıcı özelliği de var bu tohumların. Keten tohumu hem kabızlık oluşmasına engel oluyor hem de çok lifli olduğu için de suyla, sütle ya da başka sıvılarla şişerek tokluk hissi de sağlıyor.

Ancak aşırı miktarda alınırsa, sonuçta bunda da yağ ve vitamin olduğu için zayıflatıcı etkisi olmaz. Ama 1 veya 1 buçuk çorba kaşığı keten tohumu, günlük tüketim açısından yeterli" diyor. Keten tohumunun yararlarının pek bilinmediğine, dolayısıyla insanların bunu pek fazla tüketmediklerine değiniyor uzmanlar. Oysa Türkiye'nin her köşesinde bulunan bu minik tohumlar, hem sağlığa hem de ekonomik olduklarından keseye de hitap ediyorlar.

Keten tohumu ne içerir?
  • Omega-3, Omega-6 ve Omega-9 yağ asitleri
  • Yüksek oranda çözünür ve çözünmez lif
  • Protein
  • Lignanlar (kansere karşı maddeler)
  • Vitaminler
  • Mineraller
  • Amino asitler
Keten tohumu nasıl tüketilir?
  • Kaynatılarak içilebilir.
  • Dövülerek, öğütülerek toz haline getirilebilir. Bir kaşık ağza atıldıktan sonra arkasından su içilebilir.
  • Kavrulmuş olarak tüketildiğinde daha lezzetli olur. Keten tohumunun çok özel bir tadı veya kokusu yoktur, ama kavrulunca güzel bir tada kavuşur.
  • Tohum şeklinde de tüketilebilir.
  • Yemeklere, yoğurda, salatalara, müsliye, pasta, börek gibi unlu mamullere karıştırılarak da tüketilebilir.
  • Günde 1-1.5 çorba kaşığı keten tohumu sağlıklı kalmak açısından yeterlidir. Dozunu kaçırmamakta yarar var
KETEN TOHUMU YAĞININ BİLİNEN BAZI FAYDALARI
  • Mide-bağırsak sorunlarına karşı iyi gelir.
  • Bağırsakları yumuşatır, kabızlığa iyi gelir.
  • Kemikleri güçlendirir. Özellikle menopoz döneminde yararlıdır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Menopoza bağlı şikâyetleri hafifletir.
  • Kalp-damar hastalıklarından korur.
  • LDL Kolesterol ve Trigliserit seviyesini düşürür.
  • Yüksek tansiyonu düşürür.
  • Romatizmal hastalıkları önler.
  • Sinir sistemini güçlendirir.
  • Hafızayı güçlendirir.
  • Kan şekerini dengeler.
  • Konsantrasyon bozukluğuna karşı iyi gelir.
  • Yaşlanmaya bağlı dikkat dağınıklığına karşı iyi gelir.
  • Haricen kullanılarak yaraların çabuk iyileşmesini sağlar.
  • Egzama ve sedef hastalıklarında kullanılır.
  • Nasırlarda kompres olarak kullanılır.
  • Solunum yolu hastalıklarında olumlu etki yapar.
  • Ruhsal bozukluklara karşı iyi gelir.
  • Öksürüğü giderir.
  • Ağız boşluğu, boğaz ve diş eti rahatsızlıklarında gargara olarak kullanılır.
  • İkridarsızlık, prostat ve kısırlığa karşı etkilidir.

26 Aralık 2008 Cuma

ASTIM ( NEFES DARLIGI ) ICIN BITKISEL FORMULLER

Nefes alma sırasında, atmosfer havasının solunum olayının olduğu ‘alveol’ denilen hava boşluklarına naklini sağlayan iletici hava yollarında daralma, tıkanıklık ve buna bağlı olarak hava akımında zorlukla karekterize bir hastalıktır. Hava yollarında mikrobik olmayan süreğen bir iltahaplanma söz konusudur. Olası bir astım nöbetinde dik oturulmalı ve karını biraz öne çıkarmak gerekir. Nefes alırken akciğer hava keseciklerinin çökmemesi için dudaklar sivriltilmelidir. Düzenli solumak çok önemlidir. Çok soğuk havada dışarı çıkmamak, zorunlu hallerde çıkılırsa ağız ve burun atkı ile kapatılmalı ve düzenli solunmaya dikkat edilmelidir.

PRATİK BİTKİSEL FORMÜLLER

İşte nefes darlığı için birkaç faydalı tarif:

10 adet karanfil, 10 adet karabiber, 6 adet zencefil, 5 adet tarçın, bir tutam ısırgan otu ve 1 tutam ayva yaprağı 2 litre suya konulur ve 10-15 dakika ünde 3 bardak içilir. Her içildiğinde bir miktar ısıtılıp ve bir miktar balla tatlandırılıp içilmelidir.* 1 Bardak kaynar suya 10 gram ısırgan yaprağı konur, 10 dakika bekletilir ve günde 3-4 bardak içilir.

KARANFİL
Öksürükotu çayından günde 2-3 bardak içilmelidir. Ayrıca öksürükotu, sinirliot ve kekik karışımı çayda kullanılır.
1 Bardak suya 5 gram ayva yaprağı konur. 10 dakika kaynatılıp günde 2-3 bardak içilir.

ÖNERİLEN BİTKİLER

KAHVE, ÇAY, KAKAO VE ÇUKALATA
DOMATES
MEYANKÖKÜ
ISIRGAN OTU

İBRAHİM SARAÇOĞLUNUN SİSTİT, BOY UZATMA VE KİRAZ SAPI KÜRLERİ

Dr İbrahim Saraçoğlunun her derde deva bitkisel kürlerinden bir demet yayınlamak istiyoruz sizlere. Her Cuma Seda Sayanın programına konuk olarak katılan Dr İbrahim saraçoğlu, bugün, (23.12.2008) yayınlanan programda yine çok merak edilen kürlerin tariflerini verdi. Bu kürler ve tarifleri aşağıda yer almakta. Başlıklara tıklayarak, kürlere ulaşabilirsiniz.

25 Aralık 2008 Perşembe

DOĞAL CİLT MASKESİ






DOĞAL CİLT MASKESİ
Değerli okuyucu, doğal bir ürünün belli bir kısmını çöpe atıyor isek, onun hakkında bilgi sahibi veya ilim sahibi olmadığımızdandır. Doğa kesinlikle çöp üretmez. Örneğin, elmanın veya portakalın kabukları çöp değildir. Elma kabukları üzerine yapmış olduğum araştırmalarımın ardından hiç beklemediğim bir sonuçla karşılaştım. Elmanın cildi mükemmel bir şekilde besleyecek, tazelik ve parlaklık kazandıracak etkin maddelere sahip olduğunu gördüm. Dirençli kılıyor Kozmetikle ilgili çalışmalar pek fazla üzerinde durmadığım ve zaman ayırmadığım konulardır. Bir deri hastalığı üzerine kırmızı elma kabuklarının etkili olabileceğini araştırmaya başlamıştım. Çünkü elmanın içeriğinde bulunan bazı etkin madde gruplarının, örneğin, digalactosyl-diglycerid’in, bir deri hastalığına karşı etkili olduğunu biliyordum. Bazı meyve kabuklarında kimyasal adı farnesen olan bir etken madde vardır. Farnesen maddesinin çok iyi tanımlanmış alpha-farnesen ve beta-farnesen olmak üzere iki adet izomeri bulunur. Koklandığında, özellikle yeşil elmaya özgü kokuyu veren bu etken maddedir. Kabuğunda farnesen bulunan meyvelerin kabukları zarar gördüğünde, açığa çıkan farnesen havanın oksijeni ile temas ederek zarar gören bölgenin kararmasına (koyu kahve rengi) neden olur. Sonuçta meyve zedelendiği bölgeden çürümeye başlar. Farnesen maddesi, bulunduğu meyvenin kabuğunu (cildini) dirençli kılan bir maddedir. Araştırmalarımın sonunda kırmızı elma kabuklarının içeriğindeki etkin madde gruplarının tek başına etkili olamayacağını gördüm. Etkili olabilmesi için beraberinde farklı bir promotorla (işlev artırıcı) kullanılması gerekiyordu. Canlandırıcı etki Bu yolda araştırmaya devam ederken sırada kayısı vardı. Kırmızı elma kabukları ile kalın soyulmuş kayısı karışımının cilde tazelik, canlılık kazandıran mükemmel bir maske oluşturduğunu fark ettim. Ne var ki, kırmızı elma kabuklarıyla beraber kayısı uygulaması araştırdığım deri hastalığına çözüm getirmemişti ama yan sonuç olarak cilt tazeliği, cilt canlılığı ve cildin güzel görünümü için uygulanabilecek başarılı bir yüz maskesi ortaya çıkmıştı. Bugün, hem kadınların hem de erkeklerin kolayca uygulayabilecekleri elma-kayısı cilt maskesini “Günün Küründe” açıklıyorum. Tüm okuyucularımın Kurban Bayramı’nı kutlar, sağlıklarının daim olmasını dilerim.
Elma ve kayısı birlikteliğiNe elmanın ne de portakalın kabukları çöpe atılmayı hak ediyor. Portakalın kabuklarından reçel yapabilirsiniz. Hiçbir şey yapamazsanız, bu kış meyvesinin kabuklarını çöpe atmadan önce, evinizdeki ocağın veya sobanızın veya da sıcak kalorifer radyatörünün üzerine koyarsanız, tüm evinizi kaplayan hoş kokuyu hissedebilirsiniz. Yıllar önce elma üzerinde araştırmalarıma başlamıştım. Elma kabuklarındaki cilde parlaklık ve tazelik kazandıracak etkin maddelerinden nasıl faydalanabilirdik? Elma kabuklarını bu amaçla tek başına kullanmak yeterli değildi. İçerdiği bu faydalı etkin maddelerin cildimize uygulandığında etkili olabilmeleri için, ikinci bir promotora ihtiyaç vardı. Yaptığım çalışma sonucunda, en uygun promotorun kayısı olduğunu buldum.
GÜNÜN KÜRÜ
Kırmızı elma ve kayısıyla yüz maskesi.
Bu maske için kullanacağınız malzemeler: 1 adet sert, ekşi olmayan orta boy kırmızı elma ve 4 adet sert kayısıdır. Bir adet orta boy kırmızı elmanın kabuğu ince olarak soyulur. Maske için kullanılacak olan kırmızı elmanın ince soyulmuş kabuklarıdır. 4 adet sert kayısı (yumuşak olmayan) her biri yaklaşık 1.5 cm kalınlığında soyun (kabukları ile beraber). Kayısının çekirdeğinin etrafında bulunan yumuşak plazenta kısmı kullanılmamalıdır. İnce olarak soyulmuş kırmızı elma kabuğu ile kalın etli (1.5 cm) soyulmuş 4 adet kayısı beraber küçük bir kapta ve çok az su ilave ederek hafif ateşte 5 dakika lapa haline getirin. Lapa haline getirirken çatal yardımıyla da iyice ezin. 5 dakikalık lapa yapma süresinde karışıma az az su ilave ederek kıvamı koruyun, çatal veya kaşık yardımıyla iyice ezerek homojen hale getirin. 5 dakika tamamlanınca ılımasını bekleyin. Ilıyınca iki parmak yardımıyla alnınıza, burun ve yüzünüze çok hafif bir şekilde fazla bastırmadan yedirerek sürün. En az 20 en fazla 30 dakika bekletin. Daha sonra sadece suyla yıkayın ve havlu ile kurulayın. Bu işlem haftada bir kez uygulanır. Ayda üç defadan fazla uygulamayın.
Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

ELMANIN KABUĞU KANSER DÜŞMANI ÇIKTI.



ELMANIN KABUĞU KANSER DÜŞMANI ÇIKTI.

Elma kabuğundaki ‘triterpenoids’ adlı maddenin, kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini veya öldürdüğünü tespit edildi.Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Deneysel Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hakkı Gökbel, “ABD Cornell Üniversitesi araştırmacıları, elma kabuğundaki ‘triterpenoids’ adlı maddenin, kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini veya öldürdüğünü tespit etti” dedi. Gökbel, ülkemizin her yerinde bol miktarda yetişen elmanın düzenli olarak tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Gökbel, “Türkiye’de her yıl 150 bin kişi kansere yakalanıyor. Korunmak için, sebze ve meyvenin bol miktarda tüketilmesi konusunda toplum teşvik edilmeli, bilinçlendirilmelidir” şeklinde konuştu.

PORTAKAL


PORTAKAL

Akdeniz bölgesinin sessiz çığlıkları
Değerli okuyucu, bugün sizlere kış mevsiminin en önde gelen meyvesi portakaldan bahsetmek istiyorum. Akdeniz bölgesinin bu ünlü meyvesinin otuza yakın cinsi vardır. Suyunu hafif çekmiş, kalın kabuklu, yumurta şeklinde, iri, yafa portakalıdır. Ne acıdır ki, son birkaç yıldan beri pazarlarda yafa portakalını bulmak mümkün değil. Belki, sizin de dikkatinizi çekmiştir, özellikle son iki kış mevsiminde cinslerini ve tadını yadırgadığınız portakal cinslerini görmektesiniz... Belki de kendini kendinize sormuşsunuzdur, bunlar da nereden çıktı, nerede o eski portakallar diye... Akdeniz bölgesinde son 20-25 yıl içerisinde binlerce dönüm narenciye bahçesi yok oldu. Mersin, Antalya illerinde yüzlerce dönüm narenciye bahçelerinin üzerinde mahalleler kuruldu. Akdeniz sahil şeridinde binlerce dönüm narenciye bahçesi yok edilerek yerine yazlık konutlar ve tatil köyleri kuruldu.Çocukluk ve gençlik yıllarımdan hatırlıyorum, milletin efendileri sırtlarında çuvallarda toprak taşıyarak yarı kayalık arazilerde üç-beş dönümlük narenciye bahçeleri kurmuşlardı. Omuzlarında su taşıyarak bu küçük bahçeleri yetiştirdiler. O bahçeler çoktan yok oldu. Susuz kalan bitkinin çığlığı Sahil şeridinde halen susuzluğa terk edilmiş yüzlerce dönüm narenciye bahçesi var. Nasıl olsa arazi kıymetli, gerisi önemli değil. Susuz kalan bir bitkinin çığlığını ve inlemesini, asistan olarak çalıştığım yıllarda, Graz Teknik Üniversitesi, Mikrobiyoloji ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nde, kurduğumuz düzenekle öğrencilere gösterirdik. Öğrencilerden gelen tepki üzerine deneyi kaldırdık. Artık, Güney sahillerine gitmiyorum. Halen yüzlerce dönüm ekili narenciye bahçesi ölüme terk edilmiş. Yazın sıcağında nasıl kavrulduklarını, kuruduklarını görmemek, yüreğimde onların çığlıklarını yaşamamak adına güneye gitmiyorum. Gitmesem de o çığlıkları hissediyorum. Şimdilerde biraz yağmur alıyorlar, acım daha az. Portakal suyu aç karnına halsizlik yaparTaze sıkılmış portakal suyu her zaman içilmemelidir. Sabahları aç karına içilen portakal suyu halsizlik yapar, gün içerisinde yorgunluğa sebep olur. Eğer, sabah aç karnına içmeyi alışkanlık haline getirirseniz, öğleye doğru başlayan hafif baş dönmeleri yaşayabilirsiniz. Akşam içildiği taktirde, büyük bir ihtimalle geceyi uykusuz geçirmenize sebep olabilir. Taze sıkılmış portakal suyu, kahvaltı arasında veya sonrasında günde bir bardak içilmelidir. Sivilce ve akne şikâyeti olanların portakal suyundan uzak durmalarını öneririm. Sivilce ve akneleri azdırır. Üst dudak ile alt dudağın birleştiği her iki kenar bölgesinde kapanmak bilmeyen ilithaplı yırtık var ise, portakal tüketiminden veya taze sıkılmış suyundan kesinlikle uzak durulması gerekir. Taze portakal yaprağıKronik kabızlık şikâyetine karşı portakal yaprağı iyi bir çözümdür. Kabızlığa karşı kullanılacak olan portakal yapraklarının mutlaka taze ve yeşil olması gerekir. Kurutulmuş portakal yaprakları amaca uygun değildir. Portakal yaprağında bulunan hidroksiprolin ve luteolin beta rutinosit etkin maddeleri sindirim sisteminin perisaltik hareketlerini uyararak, kabızlığın ortadan kalkmasında mükemmel bir destekleyicidir.
GÜNÜN KÜRÜ
Kabızlığa karşı taze portakal yaprağıYaklaşık 150 ml (bir su bardağı) suda yedi-sekiz adet taze portakal yaprağını 10-12 dakika kısık ateşte kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra ocaktan indiriniz ve ılımasını bekleyiniz. Ilıdıktan sonra kahvaltıdan en erken bir saat sonra içilir. Dört gün boyunca günde bir kez içilir ve kür sonlandırılır. İhtiyaca göre kür tekrar edilebilir. Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu.Bitkilerle gelen sağlık

Kakaonun en iyi alternatifi harnup(keçiboynuzu)


Kakaonun en iyi alternatifi harnup(keçiboynuzu)
İngilizcesi her ne kadar “carob” ise de, genelde “St.Johns Bread” olarak bilinir. Almanca’sı da “johannisbrot” dur. Her iki lisanda da “Yakup Peygamber’in Ekmeği“ anlamına gelir. Yakup Peygamber’in çölde ekmek yerine tükettiği bir meyvedir. Yıllar içerisinde insanlar harnupun beslenmedeki önemini unuttular. Çeşit çeşit hazır besinler tüm süpermarketlerde insanın hizmetine sunulurken, doğal beslenme gelenekleri ve alışkanlıkları da yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Son birkaç yıldan beri tekrar eskiye dönüş yolları aranmaya başlandı. Avrupa’da “reformhaus” veya “bioladen” adı altındaki marketlerde zirai ilaç ve suni gübre kullanılmadan yetiştirilen meyve ve sebzeler ayrıcalıklı olarak satılıyor. Hem de nerede ise gösterişli sebze ve meyvelerin iki katı fiyatına. Harnup, kakaonun yerine kullanılabilen en mükemmel alternatiftir. Kakaoda bulunan kafenoid’leri içermez. Örneğin, keçiboynuzunda theobromin yoktur. Kakaoda yüksek miktarda bulunan yağ, harnupta sadece yüzde 1’dir. Kakaoda bulunan birkaç tane etkin madde migreni tetikleme özelliğine sahiptir. Unutmayınız ki, çikolatanın temel maddesi kakaodur.Eğer kakaoya karşı alerjiniz var ise, keçiboynuzunu rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Kakao vücudumuzda alerjiye neden olan antikor üretimine sebep olmaktadır. Bu nedenle alerjiye yatkınlığı olanların veya alerjik reaksiyonları olanların kakao tüketiminde ölçülü olmalarını tavsiye ederim. Kakaolu kek veya pastaları tüketirken de ölçülü olmak gerekir. Keçiboynuzunun kakao karşısındaki diğer avantajı da oksalik asit içermemesidir.
İdeal bir destekleyiciÇocukların ve yetişkinlerin ishallerinin durdurulmasında keçiboynuzu ideal bir destekleyicidir. Keçiboynuzunun içeriğindeki lignin ve pectin miktarları öylesine ilginç bir dengeyle kuruludur ki, mesleği gereği veya çalışma ortamlarından dolayı ağır metal ya da radyoaktif madde alımına maruz kalanlara veya ağır sanayi bölgesinde yaşayanlara keçiboynuzu tüketimine önem vermelerini tavsiye ederim. Çünkü, vücuttan ağır metallerin atılmasında oldukça etkilidir.Ayrıca, alerjinin neden olduğu nefes darlığı problemlerinde büyük bir başarıyla uygulanabilir. Alerjik nefes darlığı çeken birçok insan tanıdım, bu insanlar yılın belli mevsimlerinde kortizon tedavisinden başka çare bulamıyorlardı. Öksürük krizlerinin nedenli şiddetli olduğunu anlatıyorlardı. Keçiboynuzunu önerdiğim bu insanların çoğu daha hemen ertesi gün rahatlamaya başladıklarını söylediler. Çocuklarda, keçiboynuzu (harnup) kürünü uygularken dikkat edeceğiniz en önemli nokta, günde bir defa ve sadece sabah kahvaltısı arasında tüketilmesidir. Öğle veya akşam uygulanmaması gerekir. Guatr rahatsızlığından dolayı nefes darlığı çekenler de bu kürden olumlu sonuçlar aldıklarını belirtmişlerdir. Keçiboynuzu aynı zamanda hareketli sperm sayısını artıran özelliğe de sahiptir. Aktif sperm sayısı az olan ve az sperm sayısından dolayı çocuğu olmama riski yüksek baba adaylarının kullanmasında çok büyük fayda vardır. Kısaca, sperm sayısı az olanlar için ideal bir bitkisel çözümdür.
GÜNÜN KÜRÜ
Kür 1: Genel nefes darlığı, alerjik nefes darlığı ve soğuk alerjisi durumunda.Orta büyüklükteki keçiboynuzundan 6-7 tanesini önce soğuk su altında yıkayınız. Daha sonra bunları küçük küçük (3-4 cm uzunluğunda) kırarak, kaynamakta olan yarım litreye yakın suyun içine atınız. Hafif ateşte 7-8 dakika kaynatınız. Soğuduktan sonra süzerek suyunu cam şişeye doldurunuz. Buzdolabında en fazla üç gün bekletebilirsiniz.Her gün sabah kahvaltı arasında ve akşam yemeğinden önce bir çay bardağı içilir. Yaklaşık yarım litre olarak hazırladığınız keçiboynuzu suyu üç gün buzdolabında bozulmadan korunabilir. Her üç günde bir, taze olarak hazırlamanız gerekecektir. Hiç ara vermeden 20 gün uygulayınız. Yirmi gün tamamlandıktan sonra aynı şekilde hiç ara vermeden 15 gün devam ediniz. Onbeş günlük kürü uygularken bir çay bardağı içerisine bir küçük çay kaşığı bal ilave edip karıştırınız, sabah kahvaltınız arasında ve akşam yemeğinden önce birer çay bardağı içiniz. Keçiboynuzu kürünü uygularken sabah kahvaltınızda ayrıca bal tüketmeyiniz.
Dikkat: 5 ile 12 yaş arasındaki çocuklarda nefes darlığı veya alerjiye bağlı nefes darlığı söz konusu ise, bu taktirde uygulama 1’ e göre sadece bir çay bardağı sabah kahvaltısı arasında içilecektir. Akşam yemeklerinde içilmeyecektir
Kür 2: Erkeklerde iktidarsızlığa karşı, hareketli sperm sayısını ve kalitesini artırıcı etkisi var.Kaynamakta olan yaklaşık yarım litre suya 6-7 adet keçiboynuzunu küçük küçük kırarak atınız. Ağzı kapalı olarak hafif ateşte 3 dakika kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra ocağın altını kapatınız ve 20 dakika dinlendiriniz. Dinlenme süresi tamamlandıktan sonra kaşıkla keçiboynuzu parçalarını çıkartınız. Soğuduktan sonra yarısını sabah aç karnına, diğer yarısını da akşam yatmadan önce içiniz. Bu uygulamaya bir hafta boyunca her gün devam ediniz. Birinci haftadan sonra 3 ay boyunca her gün akşam yatmadan önce bir su bardağı içiniz. Daha sonraki aylarda zaman zaman uygulayınız.
Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime danışınız.
Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu. Bitkilerle gelen sağlık

TERKOKUSU VE AYAK KOKUSU İÇİN YOĞURT

Yoğurt, özellikle iyi bir kalsiyum kaynağı ve içerdiği maya hücreleri sayesinde, bağırsakları düzenleyen bir besin. Son dönemlerde yapıla araştırmalar sonucu, vücuttaki yağları yakma konusunda da bir hayli yardımcı. Yoğurdun bütün bu yararlarının yanısıra, birde, ter ve ayak kokusuna çok iyi geldiği ortaya çıktı.
Yoğurtta bulunan iyi huylu lactobacillus bakterisinin, koltuk altında ter kokusuna ve hatta ayakta kötü kokulara neden olan diğer bakterileri de silme özelliği olduğu saptandı. Tam adı, Lactobacillus Bulgaricus olan bakteri, sütün içinde yaşıyor ve yoğurt yapımında etkili oluyor. Bilim insanları bu bakterinin önceleri bitkilerin yapraklarında yaşadığını, ancak sonraları ineklere ve dolayısıyla da süt ürünlerine geçerek yaşamını bu ortamda sürdürdüğünü tahmin ediyor.

SARS HASTALIGINA KARSI MEYAN KOKU

Dünya geçtiğimiz yıl içinde SARS'la tanıştı. Bilim adamları bu hastalığı yenecek antikorlar geliştirmeye çalışırlarken, geçtiğimiz günlerde SARS'ın çözümünün doğada bulunduğu açıklandı. Alman virologlar, meyan kökünden elde edilen bir maddenin, SARS'a karşı kullanılan ribavirin maddesinden çok daha etkili olduğunu kaydettiler.The Lancet dergisinde yayımlanan habere göre, Frankfurt Üniversitesi'nin kliniğinde görevli virologlar, meyan kökünden elde edilen ve HIV-1 (AIDS virüsü) ve Hepatit C virüsüne karşı başarıyla kullanılan glisirizin maddesinin, laboratuvar ortamında SARS virüsünün çoğalmasını engellediğini açıkladılar.


Meyan kökünün özünün etkinliği SARS koronavirüsü tarafından enfeksiyona uğramış maymun hücreleri üzerinde de test edildi. Prof. Prakash Chandra, kullanılan ribavirin maddesinin toksik etkisine dikkat çekerek, glisirizin maddesinin yüksek konsantrasyona rağmen yan etkisinin çok az olduğunu, uzun dönem araştırmalarının yapıldığını, bu maddenin ucuz olduğunu ve zehirli olmadığını belirtti. Meyan kökündeki bu madde, yüksek dozda kullanıldığında SARS virüsünün üremesini tamamen durduruyor. Bu bitki, virüsün, enfeksiyona yol açan hücrelere bağlanmasını zorlaştırarak üremesini engelliyor.

Ahmet Maranki - STRES VE DEPRESYONDAN KURTULMAK ICIN

STRES VE DEPRESYONDAN KURTULMAK İÇİN :

SİNİR VE STRESİ YOK ETMEK İÇİN: 5 gr kedi otunu 1/2 Lt suda 3 taşım kaynatın. Sabah akşam 1 kaşık için.
DAHA AĞIR DEPRESYONLAR İÇİN : 1 Lt kaynar suya, 5 gr tane kimyon, 5 gr sarıkantorunu atıp 15 dak. demlendirin. Sabah akşam 1 bardak için.
Hergün 5 adet badem yiyin.
Sabahları evden çıkmadan yüzünüze badem yağı sürün.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Sakinleştirici etkisiyle Kantaron



Sakinleştirici etkisiyle Kantaron

Değerli okuyucu, bugün sizlere ülkemizde de yetişen Kantaron bitkisinden bahsetmek istiyorum. Altın sarısına benzeyen çiçeklerinden dolayı ona sarı Kantaron da denilmektedir. Bu bitkiyi hemen hemen her ülkede bulmak mümkündür. Avrupa, Asya, Kuzey Afrika ve ABD’de yetişen bir bitkidir. Ülkemizde, yöreden yöreye değişen isimleri var, Mayasıl otu, Kılıç otu, Binbirdelik otu gibi... Osmanlının otacı kültüründe de yerini almış bir bitkidir.Geleneksel tıp, bu bitkiyi antidepresan olarak kullanmaktadır. Hafif ve orta şiddetteki depresyon tedavisinde önermektedir. Almanya’da bir yılda en az iki milyon kez reçete edilmektedir. Doğal haliyle yaprak, sap ve çiçekleri ile beraber de kullanılabilir. Avrupa’da eczanelerde doğal haliyle de satılmaktadır. Kantaron bitkisinin ana etkin maddesi hypericin, onun Latince adından kaynaklanır. Antidepresan etkisi hypericinin dışında yapraklarında zengin olarak bulunan değişik flanovidlerden ve sadece çiçeklerinde bulunan trollixanthin maddesinden kaynaklanır. Ayrıca, bitkinin yaprak, sap ve çiçeklerinde bulunan hyperforin etkin maddesi sedatif (sakinleştirici) etkilidir. Hekiminiz kullandığınız antidepresan ilacınızı yavaş yavaş azaltmanıza karar verdiyse ve tekrar eski depresyon hallerim tekrarlarsa endişesi çekiyorsanız, hekiminize danışarak, Kantaron bitkisinin desteğini alabilirsiniz. Avrupa’da çok sayıda hekim antidepresan ilaçları azaltırken, Kantaron bitkisinin desteğini hastalarına sunarak, tekrar başa dönme riskini veya endişesini minimuma indirmektedirler. Anti kanserojen ve anti tümoral etkiSon yıllarda yapılan araştırmalarda kantaronun içerdiği hypericin ana etkin maddesinin anti kanserojen gücüne büyük oranda ilgi artmıştır. Hiçbir bitkiyi tek başına ana etkin maddesinden dolayı ön plana çıkarmamak gerekir. Çünkü ana etkin maddenin işlevini artırıcı ve fonksiyonel kılan daha çok sayıda yardımcı ve promotor etkin maddeleri de vardır. Kantaron bitkisinin de bu anlamda özellikle bağırsak ve meme kanserlerinin yardımcı tedavisinde quercitrin, rutin, pyrogallol, lutein, phloroglucinol ve pectin gibi doğrudan ve promotor olarak fonksiyonel etkin maddeleri bulunmaktadır.âdet günlerini sancılı geçiren kadınlara bitkisel destekleyici olarak civanperçemi mükemmel bir yardımcıdır. âdet gününe bir hafta kala, civanperçeminin çayı günde bir kez içildiğinde âdete bağlı sancılar yaşanmaz. Bir haftalık küre her âdet döneminde tekrar etmek gerekir. Kantaron bitkisinin çayının bir özelliği de âdet dönemlerine bağlı sancıları ortadan kaldırabilme gücüne sahip olmasıdır. Kantaron bitkisinin bu anlamda nasıl kullanılacağı, günün küründe verilmiştir.DikkatRadyoterapi ve kemoterapi esnasında Kantaron bitkisinin kullanılmaması gerekir. Özellikle radyoterapi alan veya alacak olan hastaların Kantaron bitkisini kullanmamaları gerekir. Kemo ve radyoterapi seansları tamamlandıktan en erken bir ay sonra Kantaron bitkisinin yardımcı ve destekleyici gücünden faydalanabilirler. Işın tedavisi ve/veya kemoterapi alan hastalarda trombozit (platelet) değerleri düşüş gösterebilmektedir. Kantaron bitkisinin içeriğinde bulunan hyperosid maddesi, trombozit düşüşüne neden olabilmektedir. Kanama riski olan siroz hastalarının da Kantaron bitkisinden uzak durması gerekir.Dikkat: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise mutlaka bir hekime danışınız.

GÜNÜN KÜRÜ

Sancılı geçen âdet döneminde etkili olurİki bardak (yaklaşık 300 ml) su kaynatılır. Su kaynadıktan sonra içerisine 1 tatlı kaşığı tepeleme kurutulmuş kantaron bitkisi (kökleri hariç) ilave edilir. Yaklaşık 1 dakika kısık ateşte kaynatılır ve ılımaya bırakılır. Ilıdıktan sonra süzülür. Yudum yudum sadece 1 bardak içilir. Âdet gününe bir hafta kala başlanır ve âdet başlayana kadar günde bir kez hazırlanıp içilir. En uygun içim zamanı akşam yatağa gitmeden 1 saat öncesidir. İçildiği günlerde sakin ve huzurlu bir uyku imkânı sağlar.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu. Bitkilerle gelen sağlık