27 Ekim 2009 Salı

BESLEYİCİ HAVUÇ MASKESİ

Cildimizin de, tıpkı, vücudumuz gibi beslenmeye ihtiyacı vardır. Bunun için, biraz çaba sarfetmek, biraz da, elimizi cebimize sokmak gerekir. Ama, ille de çok pahalı ürünlewr kullanmaya gerek yoktur. Evde, kendi kendinize hazırlayacağınız, besleyici bir maske de, çok rahatlıkla işinizi görecektir.

Sizlere önereeğimiz havuçlu maske, cildin yağ dengesini sağlayarak, cildinizi korumanıza ve beslemenize yardımcı olacaktır.
GEREKLİ MALZEMELER :
* 1 yumurta sarısı,
*1/2 tatlı kaşığı zeynityağı
* 1 talı kaşığı havuç suyu,
HAZIRLANIŞI VE UYGULAMA ŞEKLİ : Tüm mazlemeleri, iyice çırparak, karıştırın. Elde Bu cilt maskesi, saydam bir maskedir. Bu maskeyi, cildinize, 2-3 kat sürün. 30 dak bekleyin. Ilkık su ile cildinizi yıkayın. Cildinize uygun bir nemlendirici krem sürün.

25 Ekim 2009 Pazar

Domuz gribi aşısı yaptıralımmı ?

TML clipboard

Bu kış beklenen büyük salgını önlemek için geliştirilen domuz gribi aşılarının güvenilir olup olmadığı yönündeki tartışmalar bitmiyor.

Bu aşıya sıcak bakmayan güvendiğim bilim adamları olsa da (örneğin Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta) ben bu konularda mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıklarında uzmanlaşmış kişilerin dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu uzmanların da neredeyse tamamı "aşılanmanın daha doğru bir yaklaşım olduğu" görüşündeler. Aşı ülkemizde de uygulamaya geçtiğinde sevgili torunum Aleyna'ya gönül rahatlığı içinde uygulatacağım, ben de yaptıracağım. Çünkü mevcut araştırmalar ve bulgular domuz gribi sonucu ortaya çıkabilecek tatsızlıkların bir hayli ciddi olduğunu gösteriyor. Kısacası aşıya karşı olan, aşı konusunda tereddütleri olanlara saygım sonsuz. Onların da haklı gerekçeleri var ama ben bu alanda uzmanlaşmış kişilerin (mesela Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın, Prof. Dr. Serhat Ünal'ı n, Prof. Dr. Murat Akova'nı n) ne dediklerine bakmayı daha doğru buluyorum. Siz de öyle yapın!



En etkili önlem hangisi?



El temizliği! Bütün bulgular el temizliğinin en etkili önlem olduğunu gösteriyor. Bu nedenle özellikle öğrencilerin, öğretmenlerin, okul kreş çalışanlarının, hastane personelinin ve tabii ki en başta hemşirelerin, doktorların ama hepimizin el temizliğe son derece önem vermemiz gerek. Hasta çocukları okula göndermemek, özellikle grip belirtileri varsa evde istirahat ettirmek ve hastalığı başkasına bulaştırmalarını engellemek de çok önemli. Maske kullanımı herkes için her zaman şart değil. Gripli hastaya yakın tıbbi teması olan müdahalede bulunan sağlık çalışanlarının bu önlemi alması yetiyor. Seyahat süresince de bu maskelerden faydalanmak mümkün. Hapşırırken, öksürürken kâğıt mendil kullanarak ağzı burnu kapatmak, tek kullanımlık kâğıt mendillerden faydalanmak ve tabii ki kişisel bakıma, hijyene dikkat etmek de şart. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için özellikle önümüzdeki günlerde istirahatınızdan, uykunuzdan, beslenmenizden taviz vermeyin.



Grip belirtileri ortaya çıktığı zaman ne yapmalıyım?



Bu yıl her yıl yaptığınızdan daha farklı davranmalı ve grip belirtileri ortaya çıkar çıkmaz hemen bir doktora başvurmalısınız. Doktorunuz ek testlere ya da araştırmalara, tedavi amacıyla tamiflu gibi bir ilaca ihtiyacınızın olup olmadığına karar verecektir. Evde istirahat etmeli ve çevrenizdeki insanlara bulaştırmamak için azami dikkati göstermelisiniz. Gribal belirtiler yanında tekrarlayan ve uzun süren kusma, nefes darlığı, nefes alıp vermekte güçlük, bilinç bulanıklığı gibi şikâyetleriniz varsa doktora müracaat etmekte daha erken davranmalısınız.



El yıkamak için özel sıvılar gerekiyor mu?



Hayır, gerekmiyor. Yapacağınız şey ellerinizi bol su ve sabunla ama özenle 15-20 saniye süre ile iyice yıkamaktan ibaret. Eğer su ve sabun bulamazsanız alkol içeren el antiseptiklerinden de faydalanmanız mümkün.



Koruyucu amaçla alınan bağışıklık sistemini güçlendirecek destekler faydalı olabilir mi?



Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sık kullanılan umklaoba, ekinezya, elderberi gibi bitkiler, çinko, selenyum, histidin, betaglukan, C vitamini gibi maddeleri içeren desteklerin domuz gribini önlemede herhangi bir faydasının olup olmadığı bilinmiyor. Bu konuda yapılmış bir bilimsel araştırma da mevcut değil. Bu nedenle daha çok doğru beslenerek, dinlenerek ve koruyucu önlemleri dikkatle uygulayarak önlem almak daha akıllıca.



Domuz gribinin belirtileri neler?



Domuz gribinin her yıl karşılaştığımız bildik gripten farklı çok tipik, çok özel bir belirtisi yok. Bu gripte de yüksek ateş, boğaz-burun akıntısı, öksürük, kırıklık, halsizlik, yorgunluk, kas eklem ağrıları, boğaz ve baş ağrısı, zaman zaman ortaya çıkan titremeler var. Ama bütün bunların şiddeti olağan gripten biraz daha fazla. Ayrıca kusma ve ishal gibi beklenmedik belirtiler de öncelikle domuz gribini düşündürmeli. Sorunun bronşlara, yani solunum sistemine inmesi ve ciddi bir nefes darlığı yapması halinde de akla öncelikle domuz gribi gelmeli. Özellikle ateş 2-3 gün müdahalelere rağmen düşürülemiyorsa, nefes darlığı gittikçe belirginleşiyorsa, hasta 2-3 günlük nezle durumunda bile son derece yorgun, halsiz ve bitkinse, ciddi bir iştah kaybı söz konusuysa domuz gribi olasılığını mutlaka ekarte etmek gerek. Kesin tanı için bazı özel tıbbi testler yapılması şart.



Aşı öncelikle kimlere yapılacak?



Sağlık personeli (doktorlar hemşireler acil servis çalışanları...), 6-36 aylık bebekler ve hamileler ilk önceliği olan gruplar. Şeker hastaları, ağır organ yetmezlikleri olanlar, özelikle kronik akciğer hastalıkları bulunanlar, herhangi bir nedenle bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar, 65 yaş üstü yaşlılar da önceliğe sahip grupta yer alıyorlar.



Aşı ile ilgili tereddütler nereden kaynaklanıyor?



Aşılardaki Adjuvant madde olarak kullanılan alüminyumun zararlı olabileceği yönünde tereddütler var. Ayrıca mikrop kapmasını engellemek için aşıya eklenmiş olan cıvanın da tekrarlanan, örneğin iki defa yapılan aşılamalarda sorun yaratabileceği düşünülüyor. Aşının yumurta bazlı olması nedeniyle yumurta alerjisi olanlarda alerjik reaksiyona yol açabileceği de biliniyor. Ama bu durum şu anda yaygın olan grip aşıları için de söz konusu. Özetle aşı masum değil ama etkinliği değerlendirildiğinde çözüm onu kullanmak gibi görünüyor.



Tedavisi var mı?



Domuz gribi tedavisinde kullanılan güvenilir ilaçlar var. Tamiflu ve relenza domuz gribi virüsüne karşı da etkili antiviral ilaçlar. Antibiyolotiklerin domuz gribi tedavisinde herhangi bir faydası yok. Akciğer komplikasyonlarının ortaya çıkması hallerinde kullanılıyor ama bu kararı da doktorlar veriyor. Bol su içmek, istirahat etmek, iyi beslenmek en az ilaçlar kadar etkili.



Seyahat ederken hangi önlemleri almamız gerekiyor?



Seyahate çıkmadan önce yanınızda alkol içeren bir el antiseptiği ve kâğıt mendil bulundurmanızda fayda var. Cerrahi bir maske temin edebilirseniz kullanabilirsiniz. Seyahat süresince ellerinizi su ve sabunla sık sık yıkamalısınız. Su ve sabun bulamazsanız ellerinizi antiseptikle de temizleyebilirsiniz. Elinizi yıkamadan ağzınıza, burnunuza, gözünüze değdirmemeye, özellikle hastalık belirtisi bulunan kişilerle öpüşmemeye, tokalaşmamaya dikkat edin. Eğer herhangi bir grip işaretiyle karşılaşırsanız cerrahi maske kullanın, öksürme ve hapşırma durumunda ağzınızı ve burnunuzu mendille kapatın, kullandığınız mendilleri çöpe atmayı da unutmayın. Mümkünse seyahatinizi sonlandırarak istirahata çekilin, dinlenin, tıbbi bir yardım almayı ihmal etmeyin.

Hürriyet

GÖBEĞİNİNİ SAKLAMANIZA YARDIMCI OLACAK GİYİM HİLELERİ

Göbek problemei, kadınlar için, çok sıklıkla yaşanan bir sorundur. Bazen, kilodan dolayı, bazen de, şişkinlik ve adet dönemi sorunlarından dolayı, göbek ortaya çıkr. Eğer, göbeğinizi eritmeyi başaramadıysanız, göbeğinizi saklamayı deneyin. Bu işi de, doğru giyim teknikleri, ve bazı giyim hileleri ile rahatlıkla başabilirsiniz.

*Göbeğiniz varsa, yapmanız gereken şey, dikkati göbeğinizden uzaklaştırarak, göğüslere ya da bacaklara yöneltmektir. Bunun için, boynunuza gösterişli bir kolye ya da eşarp takabilir, mini etek giyerek bacaklarınızı ön plana çıkarabilirsiniz.
* Dar paçalı pantolonlar tam da size göredir. Önü düz, yanlarında ya da arkasında fermuar olan modelleri giymelisiniz. Kot pantolon seçiminde ise, yüksek belli modelleri tercih etmelisiniz.
*Önden büzgülü elbiseler, sizin için ideal bir seçim olacaktır. Kollarınız kalınsa, yarım ya da uzun kollu modelleri seçebilirsiniz.
* V yakalı elbiseler de, sizin için doğru bir seçimdir. Anvelop elbiseler de belinizi olduğundan ince gösterir.
*İki parçalı giyinmek sizin için daha uygundur. Etek üzerine giyindiğiniz bir bluz, sizi elbiseden daha zayıf gösterir.
*Göğüs hizasında kapanan ceketler de, dikkatin göbeğinizden uzaklaşması için, oldukça ideal bir seçim olacaktır.
* Polyester veya likralı kumaş elbiselerden uzak durmalısınız; çünkü bunlar hatlarınızı belli eder ve göbeğinizin daha fazla dikkat eçkmesine neden olur.
* Etek seçiminde, dar ve düz inen modelleri seçerseniz dikkat aşağı kısmınıza doğru çekilir. Bu sayede, göbeğinizi rahatlıkla ekarte edebilirsiniz.

23 Ekim 2009 Cuma

KÜÇÜK GÖĞÜSLERİ BÜYÜK GÖSTERECEK ÖNERİLER

Göğüslerinizin küçük olmasından şikayetçi iseniz, sizlere moral verecek ve öz güvenininizi yeniden kazanmanızı sağlayacak bir kaç öneride bulunmak istiyoruz. Bu önerilerimiz sayesinde, istediğiniz şık ve güzel görüntüyü yakalamanız mümkün.

* Öncelikli kural, V yakalı kıyafetlerden uzak durmak. Çünkü bu kıyafetler, göğüslerinizi, olduğundan daha küçük gösterir. Göğüslerinizi büyük göstermek için, sizlere bir kaç önerimiz olacak.
Dolgulu push-up sutyenler: Bu sütyenler, kadınların en iyi arkadaşlarıdır. Göğüsleri dik ve dolgun göstererek, ihtiyacınız olan özgüveni sağlarlar. Bu sutyenleri tişörtlerinizin, yaka süveterlerinizin ve polo yaka süveterlerinizin içinde, gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.
Balkon sutyenler : En küçük göğüslü kadınlar bile, bu sutyenlerle, göğüslerinin olduğundan 1-2 kup daha büyük görünmesini sağlayabilirler. Balkon sutyenler bisiklet yaka kazak ve bluzların içinde gerçekten çok çekici dururlar.
Büstiyerler : Büstiyer, hem omuzları açıkta bırakarak dikkati omuz bölgesine çeker. Hem de, destekli göğüs kısımları sayesinde, göğüslerin daha büyük görünmesini sağlar. Gömleklerin altına, takım elbiselerin içine, hatta gece elbiseleriyle bile giyebilirsiniz. Eğer siz de küçük göğüslü bir kadınsanız, büstiyerleri dolabınızdan eksik etmemelisiniz.
Polo yaka bluz ve tişörtler : Çok bol kıyafetler, istediğiniz etkiyi yaratmayacağından, daha dar olanları tercih edebilirsiniz. E
Straplez elbiseler : Straplez elbise ve bluzla,r sizin için küçük siyah elbise gibidir. Her daim gardırobunuzda bulundurmanız gerekir. 50’lerin kesimleri ve kaliteli bir kumaş bir araya geldiğinde, sonuç sizi feminen ve çekici gösterecektir. Her vücut şekline uyar. Göğüs kısmında karışık desenli ya da süslemeli bir model seçerek, harika bir illüzyon yaratabilirsiniz. Diz hizasında biten elbiseler ve topuklu ayakabılarla, harika görünebilirsiniz.
Empire elbiseler : Empire line dediğimiz düz ve geniş yakalar, göğüslerin üst kısmını ve boynu ortada bırakır. Bu elbiseler, yapılarından dolayı en küçük göğüslü kadınların bile göğüslerini daha büyük gösterebilir. Özellikle geniş kalçalıysanız, ince askılı bir empire line elbise alın ve kendinizi çok daha rahat hissedin.
Takım elbiseler : Göğüslerinizi daha büyük göstermek istiyorsanız, rahatlıkla giyebileceğiniz giysilerden biri de klasik takım elbiselerdir. Canlı mavi, düz çizgili bir gömlek ve dar bir kalem etek, size istediğiniz sonucu verecektir.

20 Ekim 2009 Salı

Dengeli ve düzenli beslenmenin önemi nedir ?

Dengeli ve akılcı beslendiğiniz takdirde, beyniniz daha iyi, daha berrak çalışır, hafızanız güçlenir. Veriminiz, bağışıklığınız artar, hastalıklara karşı daha dirençli hale gelirsiniz, cildiniz sağlıklı olur. Kısaca daha kaliteli bir yaşam sürersiniz.

Beslenme, yalnızca iştah duyduğunuz yiyecekleri yemeniz veya açlık hissini gidermeniz değildir. Açlık hissini bir parça simit veya şekerli bir içecekle de yatıştırabilirsiniz; fakat bu şekilde beslenmiş olmazsınız; ancak vücudunuzun besin ihtiyacını geçiştirmiş olursunuz. Bazı bilgisiz kişiler ise sabah sosisli yumurta, öğlen ızgara tavuk, akşam köfte yiyen birinin çok iyi beslendiğini düşünürler. Oysa bilimsel açıdan bakıldığında bu da sağlıklı bir beslenme şekli değildir.

Dengeli beslenme, insanın büyümesi, gelişmesi, bir ömür boyu sağlıklı ve verimli yaşaması için ihtiyacı olan besinleri gereken miktarlarda yiyip içmesidir. Vücut için gerekli olan besin türlerinden herhangi biri alınmadığında, büyüme ve gelişmenin sekteye uğradığı ve çeşitli hastalıkların ortaya çıktığı, bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya konan bir gerçektir. Bu nedenle yedikleriniz, güçlü ve zinde olmanızı sağlayarak, yaşam kalitenizin artmasını da sağlayabilir; sağlığınızı olumsuz etkileyerek yaşam kalitenizin düşmesine de sebep olabilir.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Koyun sütünün faydaları nelerdir.

Koyun Sütünün faydaları


• Kemik erimesini önler, sütte bulunan fosfor kemik oluşumunda önemli rol oynar.
• Laktoz enerji sağlarken galaktoz beyin ve sinir dokularının oluşumunda rol oynar. Süt yağındaki fosfolipitler, beyin ve sinir hücrelerinin hayati önem taşıyan kısımlarını oluşturur.
• Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir. İshali tedavi eder.
• Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Saç ve tırnakların oluşumunda büyük rol oynar.
• Özellikle zeka gelişimde etkili olan, deri ve göz sağlığında gerekli B2 (rb oflavin) vitamini için süt en iyi kaynaktır.
• Mide rahatsızlıklarını giderir, sindirim sistemini düzene sokar ve ülseri önler.
• Beyine enerji verir.
• Diş çürüklerini önler.
• Kronik bronşiti önler.
• Kanserin önlenmesine yardımcı olur.
• Tansiyonu düşürür.
• Vücutta ödem yapan şeylerin toplanmasını önler.
• Bağırsaklarda işlenmeyen mikroorganizmaların gelişimini engeller ve tipik bağırsak florasını geliştirici etki yapar.
• Hastalıklara karşı direnci artırır.

17 Ekim 2009 Cumartesi

Ahmet Maranki Editörlerinin isteğine hitaben


Sayın Ahmet Maranki'nin editörlerinin tamamen haklı gerekçeler ile istemiş oldukları bilgileri gecikerek burada yayımlamış bulunmaktayım. Saygılar.

Bu sitenin Sayın Ahmet Maranki’nin resmi sitesi değildir. Herhangi bir organik bağı yoktur.

Ahmet Maranki’nin Resmi web sitesi www.maranki.com 'dur.

Ahmet Maranki'ye Sorularınız için info@maranki.com 'a iletebilirsiniz.

16 Ekim 2009 Cuma

SPOR YAPARKEN KARŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ

Spor yapmayı seviyor, ancak karşılaştığınız sorunlardan dolayı, spor yapamıyorsanız, bu yazımızı mutlaka okumanızı önereceğiz. Spor yaparken, karşılaşılan 3 önemli soruna, çözüm önerilerimiz yazımızın içeriğinde yer almakta...

SİVİLCELENME : Spor yaptıktan sonra, cildinizde sivilceler oluşmasının nedenleri; cildinizdeki fondotenle spor yapmanız veya, cildinizi yeteti kadar temizlemiyor olmanızdır. Bunlara dikkat ederseniz, sivilce probleminiz de ortadan kalkacaktır.
AŞIRI TERLEME : Spor yaparken terlemek, vücudu toksinlerden arındırır. Ancak, bu ıslaklık hissi sizi rahatsız edebilir. En doğrusu %100 pamuktan üretilmiş iç çamaşırı ve spor kıyafeti seçmektir. Pamuklu giysiler teri emer ve kuruluk hissi verir.
KAS AĞRILARI : Spor yaptıktan sonra en sık şikayet edilen konulardan birisidir. Zencefil, kas ağrılarınız konusunda size faydalı olacaktır. 1 avuç kök zencefili rendeleyip, kullanacağınız kadar miktardaki, vücut kreminin içine katıp, ağrılı bölgelere sürebilirsiniz.

15 Ekim 2009 Perşembe

SPOR YAPMANIN FAYDALARI

Hereşeye vakit ayırırız, ama nedense, spor yapmaya bir türlü vakit ayıramayız. Aslında, spor, yoğun çalışma temposu içinde, bir yaşam tarzı olarak bemimsenmesi gereken bir faaliyet.Spor yapmanın faydaları, tahmin edebileceğinizden çok daha fazla.

* Spor yapan kişiler daha zinde ve güler yüzlüdür. Mutluluk hormonu daha fazla salgılanır ve hayata pozitif bakmaya başlarsınız.
* Kalp atışlarınız hızlanır, cildinize oksijen yayılır. Bu sayede cildiniz daha canlı ve daha parlak görünür.
* Her zamankinden daha fazla terlersiniz ve vücuttan toksinler atılır.
* Düzenli spor yapmak kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır.
* En önemlisi kilonuzu kontrol altına almaya başlayabilirsiniz. Yaz geldiğinde, diyet yapıp aniden kilo vermek yerine, yılın her günü fit ve sıkı bir vücudun keyfini yaşayabilirsiniz.
* Sevdiğiniz, size yük olmayacak bir spor dalını seçmeniz, sizin için, çok daha faydalı olacaktır.

Karabük Şirinevler Devlet Hastanesi Numara - Randevu Alımı - almak


Karabük Şirinevler Devlet hastanesinden Numara almak için buraya TIKLAYINIZ. Siteye girdikten sonra Tc Kimlik No ile giriş yapıp Doktorunuzu seçerek Randevu alabilirsiniz.. Allah'tan şifalı günler dilerim.

Hatane uydu görüntüsü aşağıdadır.


Daha Büyük Haritayı Görüntüle

Ciltteki ölü hücreleri temizlemek için


Cildiniz pul pul mu oluyor? Böyle durumlarda cilt üstündeki ölü hücreler nazikçe sürterek temizlenmelidir.

Cilt soymak için yapılan uygulamalar ciltteki kırışıklıkları gizlemeye ve gidermeye yardımcı olurken, cilde bir pembelik de verebilir.

Cildi ölü hücrelerden arındırmak için yapmanız gerekenler

Vücudunuzu duşta veya küvette ıslatın.

Soyucu özellikli sentetik lif, sünger veya eldiven kullanın.

Soyucu özellikli bir temizleme ürününü süngerin, lifin veya eldivenin üzerine serpin.

Bazı temizleyiciler % 25 oranında volkanik taş tozu içermektedir.

Bu temizleyiciler yağlı ciltler için faydalıdır. Buna rağmen aşırı temizleyici kullanmak yağ bezlerinin aşırı üretimine de neden olabilmektedir.

Yüzdeki derin sivilce izleri için suna Dumankaya tarifleri


Bir yumurtanın akı, bir çay kaşığı limon suyu ve bir çay kaşığı balı, iki yemek kaşığı pastane mayasıyla karıştırarak cildinize sürün. 20 dakika cildinizde beklettikten sonra yüzünüzü ılık su ile yıkayın.

suna dumankaya

Vaginal kaşıntı neden olur. Nasıl gecer.

Vajinal kaşıntı nedir?

Vajinada değişik renkli, kötü kokulu akıntı oluşması ve vajinanın tahriş olmasına bağlı olarak ortaya çıkan kaşıntıdır.

Vajina kaşıntısının nedenleri nelerdir?

Leğen kemiği iltihabı vajina kaşıntısı yapabilir. Kötü kokulu ve renksiz akıntılar genelde buna işarettir. Düzensiz adet kanaması, sırtın alt tarafında ağrı, yorgunluk, iştahtan kesilme ve ateş leğen kemiği iltihabının göstergesi olabilir. Vajina kaşıntısının bir diğer nedeni ise mantar enfeksiyonudur. Koyu, beyaz ve daha katı gibi olan akıntılar mantar enfeksiyonu nedeniyle olabilir. Vajina da tahrişte söz konusudur. Mantar enfeksiyonu hamilelik döneminde, doğum kontrol hapı veya antibiyotik kullanımından sonrada ortaya çıkabilir.

Vajinal kaşıntı nasıl geçer?

Vajinal kaşıntı için doktora başvurmak ve önerilen ilaçları kullanmak gerekir. Hergün iç çamaşırı değiştirmek ve iç çamaşırını pamuklu ürünlerden seçmek vajinal kaşıntının tedavisinde yardımcı olur. İç çamaşırları yüksek ısıda yıkanmalı ve ütülenmelidir. Kokulu ped ve çamaşırlarda vajinaya zarar verir. Vajina sabun ve şampuan gibi temizlik ürünleri ile de temizlenmemelidir. Mümkünse günde iki kez sade su ile yıkanmalı, sıkı ve dar pantolonlardan uzak durulmalıdır.

Tuvaletten sonra genital bölge temizliği önden arkaya doğru yapılmalıdır. Böylece makat bölgesindeki bakterilerin genital bölgeye ulaşması engellenmiş olur.

Hamilelik, diyabet gibi durumlarda mantarların bu rahatsızlığı gerçekleştirmesi daha kolay olur. Bu nedenle hamile ve diyabet hastalarının daha dikkatli olması gerekir. Beslenmesine dikkat eden, yeterli uyuyan ve stresten uzak duran bayanlarda vajina kaşıntısı daha az görülmektedir.

DOMUZ GRİBİNİN BELİRTİLERİ KORUNMA YOLLARI AŞISI

Tüm dünyada, insanlığın korkulu rüyası olan, domuz gribi hastalığı, ülkemizde de oldukça yaygın bir hastalık olmaya başladı. Maalesef, ölümle sonuçlanabilecek kadar, tehlikeli bir hastalık. Domuz gribinin aşısı bulunduğu müjdesini, yayın kanalları sayesinde hepimiz duyduk. Ama,
üzücü olan, kısıtlı sayıda üretilmiş olması. Diğer bir taraftan ise, aşının, koruyuculuk oranının düşük oması. Yani bir rakam vermek gerekirse, aşı yapılmaz ise, 5300 kişi, aşı yapılır ise, 4000 kişi hayatını kaybedecek.
Domuz Gribinin Belirtileri ; Mevsimsel gribe benzeyen belirtiler; ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, genel vücut ağrısı, halsizlik ve bitkinlik. Bazı vakalarda kusma ve ishal de görülüyor. Ağır vakalarda solunum yetmezliği ortaya çıkıyor. Ancak bazı vakalarda hiçbir belirti görülmüyor, bazı vakalar da ölümle sonuçlanabiliyor.
* Tabi, domuz gribi aşısı yapılmak için, önceliklik verilen, bazı risk grupları bulunmakta. Bunlar ; Hamileler, sağlık çalışanları, 6-35 aylık bebekler, itfaiye, ulaşım, elektrik ve doğalgaz hizmetleri gibi kritik alanlardaki personel, diyabet, kronik akciğer hastalığı, bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlar gibi kronik hastalık sebebiyle risk taşıyan 3-64 yaş aralığındaki kişiler, kolluk kuvvetleri, silahlı kuvvetler mensupları, 65 yaş üstü kişiler, okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim, üniversite öğrencileri, altı ay 24 yaş arasındaki diğer tüm nüfus.
* Domuz Gribinden korunmak için; Mümkün olduğunca kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmayın, kişisel hijyene önem verin. Dünya Sağlık Örgütü tarafından getirilmiş bir seyahat kısıtlaması yok. Gideceğiniz ülkenin yerel otoritelerinin öngördüğü tedbirlere uyun ve gerekirse maske kullanarak bulaşma riskini azaltın. Grip belirtileri görürseniz, en yakın sağlık kuruluşuna başvurun. Domuz gribinin, usulüne uygun hazırlanan domuz eti veya diğer domuz ürünlerinin yenmesiyle bulaştığına dair bulgu yok. Domuz virüsü, 70 derece ısıtılınca ölmekte. Bol sıvı gıda tüketin, iyi beslenin, dinlenmeye dikkat edin.

12 Ekim 2009 Pazartesi

KURU SAÇLAR İÇİN DOĞAL BAKIM ÖNERİLERİ

Her saç tipi, kendine özel bakım ister. Ama, kuru saçların bakımı daha itinalı ve daha özenli olmalıdır. ;Bu yazımızda, kuru saçların, ışıl ışıl olmasını sağlayacak önerilermiz ve doğal bakım maskemiz yer almakta.

* Saçlarınızı ılık su işle yıklamak, saçların kurumasını ve dökülmesini önler.
* Saçlarınızı hergün yerine, gün aşırı veya 3 günde 1 kez yıkayın. Saç kendi nemini oluşturabilsin. Nemsiz kalan saç daha fazla kurur.
* Saç tipinize uygun şanpuan kullanmak önemli bir konudur. Çok kuru saçlarınız varsa yıkadıktan sonra sadece saç uçlarına krem uygulayın. Böylece uç kırılmalarını önleyebilirsiniz.
* Saçlarınızı çok yüksek ısıda kurutmak, saçlarınıza zarar verir. Saçınızın nemini kaybeder, ışıltısı yok olur. Saç kurutmasını orta kademede çalıştırmak en ideali olacaktır.
* Saçlarınızı güneşten ve klorlu sudan koruyun. Havuza ya da denize girerken bone takmaya özen gösterin. Eğer uzun süre güneş altında kalacaksınız şapka takmanızda fayda vardır.
Kuru saçlar için çok faydalı olan doğal maske tarifi;
GEREKLİ MALZEMELER :
* 1 tatlı kaşığı bal,
* 1 fincan sıcak su,
* 1 tatlı kaşığı badem yağı,
* 1 tatlı kaşığı ceviz yağı,
* Yarım tatlı kaşığı keten tohumu yağı,
* Yarım limonun suyu,
HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ : Tüm malzemeleri cam bir kâsede karıştırın. Maskeyi saç diplerinize masaj yaparak yedirin. Streç filmle saçınızı sarıp 1 saat bekleyin. Saç tipinize uygun şampuanla yıkayıp, durulayın. Havluyla yumuşak hareketlerle iyice kurulayın.
Orta kademeli ısıda saçlarınızı kurutun.
Bu maske, 15 günde 1 defa uygulanmalıdır.

11 Ekim 2009 Pazar

KOLAY EKMEK YAPIMI

Sizlere tarifini vereceğimiz ekme, mayasız yapılıyor. Ama son derece lezzetli ve çocuklarınızın seveceği türde. Aslında, biraz da kek tarzı yapılan bir ekmek. Hemen, tarifimize geçelim.

MALZEMELER :
* 250 gr süzme yoğurt,
* 1 adet yumurta,
* 1 tutam şeker,
* 250 gram un,
* 1 paket kabartma tozu,
* 10 gram tuz,
YAPILIŞI : Yoğurt, yumurta, şeker, tuz, un ve kabartma tozunu, robotta karıştırın. Hamuru, unlu tezgahta koyarak, merdane yardımı ile 24 cm. çapında daire olacak şiekilde açın. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye yerleştirin.Üzerini, 3 defa enine, 3 defa boyuna çizin. 16 parçaya bölün. 200o C ısıtılmış fırının ikinci rafında 15 dakika pişirin. Afiyet olsun...

GEBELİKTE CİLT BAKIMI NASIL OLMALI ?

Kadınlarının, hayatını değiştiren hamilelikte de, normal zamanlara olduğu gibi cilt bakımı uygulamalarından vaz geçilmemelidir. ama, tabi, gebelik de göz öününe alınarak, biraz, cilt bakımı şeklini değiştirmekte fayda vardır.

* Gebelikte, hormon seviyesi yükseldiğinden dolayı, cildinizde, bazı değişimler meydana gelebilir. Örneğin, ciltte kuruma, göz altı halkalarında koyulaşma, kılcal damarlada belirginleşme vb. gibi...
Ama, gebelik bitip, bebeğiniz dünyaya merhaba dedikten sonra, bu sorunlar ortadan kalkacak. yani geçici bir durum olduğundan paniklemeyin. Gelelim cilt bakımı önerilerimize;
* Günlük cilt bakımı için sabah ve akşam hafif bir temizleme jeli ile cildinizi arındırın.
* Bol bol su içerek, hem sağlıklı bir hamilelik yaşayın, hem de, cildinizin kurumasını önleyin.
* Yüzünüzde sivilceler oluştuysa, normal zamanda kullandığınız kremden, daha yağsız bir nemlendirici ürün kullanın. Sivilce oluşumunu önlemek için, yastık kılıfınızı sık sık değiştirin. Eğer mümkünse, ipek yastık kılıfı kullanın. İpek; cildinizin korurken saçlarınızın da elektriklenmesini önler.
* Güneşlenirken mutlaka, 15 faktör korumalı, güneş kremlerini tercih edin. Cildinizde çiller oluştuysa ve sizi rahatsız ediyorsa, sizlere doğal bir önerimiz olacak. Çiğ patlıcanı dilimleyip çil olan bölgeler üzerinde gezdirin. Yavaş yavaş yok olduklarını göreceksiniz. Diğer doğal önerimiz ise;
* 2 çay kaşığı turp otu v2 çay kaşığı ayranı karıştırıp buzdolabında bir saat bekletin. Turp otlarını ayranın içinden çıkarın. Temiz bir parça pamuğu, ayrana batırıp çillerin üzerine sürün. İyice durulayın. Bu uygulamayı haftada birkaç kez yapabilirsiniz.
* Hamilelik sırasında kılcal damarlarınız belirginleşebilir. Bu sorunun üstesinden gelmek için her gün doğal gül yağı ile kılcal damarlara masaj yapın. Gül yağı ciltteki kızarıklığı almak için de idealdir.
* Gözaltlarınızda kuruluk veya koyuluk oluştuysa, cilt tipinize uygun bir göz kremi ile nemlendirin. Hafif bir makyaj yapın.

Misfağın yararları misvak ağız sağılığı için önemi


Kebas, erak misvak ağacının meyvesidir ve bu meyve hicaz toprağında yetişmektedir. Yapısı sıcak ve kurudur. Misvak ağacı ve meyveleri ile ilgili araştırma yapan uzmanlar “Meyvesinin tüketilmesinin de ağacının faydaları kadar fayda sağladığını” ve özellikle “mideyi güçlendirdiğini, sindirimi kolaylaştırdığını, balgamı temizlediğini ve bunun gibi daha birçok hastalığa iyi geldiğini” belirtmektedirler. Toz haline getirilmiş köklerinden macun yapılır. Kökleri kaynatılıp içilirse bel soğukluğunu önler. Dalak bölgesi ağrıları için çorba kıvamında içilmesi tavsiye edilmektedir.
Ege Üniversitesinde yapılan bir araştırmada misvak liflerinde baklava dilimi şeklinde anizotrop basit prizmatik bitki kristallerinin olduğu ve bu yapının mekanik temizliğe etkisinin daha fazla olduğu belirtilmiştir. Diş macunları ileri derecede bazik olduğundan ağız içi dengeyi bozar. Ancak bu doğal fırçanın (misvak) aktif kısmı haftada bir değiştirilerek yeni bir fırça kullanma avantajını sağlar. Ayrıca “misvakta yüksek derecede asit veya bazik özellikteki maddeler bulunmadığı için, kullanılması durumunda diş macunları ve fırçalarına göre ağız sağlığı açısından daha güvenli olduğu”uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.

Misvak’ın bütün fırçalama metotlarına uygulanabilmesi, onu kıyas yapılamaz bir üstünlüğe eriştirir. Özellikle ağaçtan elde edildiğinden, istenilen boy, kalınlık ve şekilde temininin kolay olması, fırçalama anında liflerinin elektrikli diş fırçalarında olduğu gibi rotasyon yapması, kuvvet fırçaya dik uygulandığından mumlu diş iplikleriyle yapılan temizliğe göre daha etkilidir.
Misvak’ı Nasıl Kullanmalı?
- Misvak’ın kullanılacak ucunu ilk kullanımdan önce yumuşaması için suda (mümkünse gül suyunda) bekletiniz.
- Her kullanımdan önce Misvak’ı hafifçe dişinizle ezerek yumuşatın. Suya sokmadan, dişlerinize sürterek kullanın. İçinden gelen öz hem dişlerinizi beyazlatacak, hem de ağız kokusunu önleyecektir.
- Kullandıktan sonra yıkayın ve kullandığınız uç kısımdaki lifler “doğal olarak” eskiyip koptukça bu kısmı tamamen kesin ve yeni lifli ucu kullanın.
Misvakın Yararları
Misvakla ağzı fazlaca fırçalamak, ağızdaki yemek artıklarını giderir, dişleri parlatır ve köklerindeki çürümeyi giderir. Kokusu tükürük salgısını artırdığından dişetlerinin kurumasını önler ve diş etlerini sertleştirir. Ağız kokusunu güzelleştirir, damağı güçlendirir. Dili çözer, sesi berraklaştırır, sözün akışını kolaylaştırır. Veremi engeller ve Anti Septik (Mikrop kırıcı) özelliği vardır. Zekayı berraklaştırır. Görüşü güçlendirir. Mideyi sağlamlaştırır. Yemeğin sindirimine yardım eder. (Fethullah Özsoy – İLKHA)

Ishal için sifalı bitki karışımı


İshal; normal katılıktaki dışkının sulu veya yumuşak; sümüklü, kanlı veya yağlı bir şekil alıp, sık sık tuvalete çıkmak ihtiyacını doğurmasıdır. Bazen de ağrı yapar. İshal ve kabızlığın birbiri ardınca sık sık görülmesi kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir durumdur.

İshale halk arasında amel ve sürgün; tıp dilinde ise diare denir. İshalin nedenleri arasında; yiyeceklerin bozuk olması, veya yiyecek çeşitlerinin değişikliği, üşütme, isteri, bağırsak hastalıkları, kolera, dizanteri, tifo, nefrit, kalp, karaciğer veya akciğer hastalıkları sayılabilir. Bu nedenle kısa sürede geçmeyen ishallerde mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Neden ne olursa olsun tedavinin ilk şartı sıkı bir perhizdir. Hastaya açık çay, maden suyu içirilir, yoğurt yedirilir. Sütlü ve yağlı yiyecekler verilmez, peynir yedirilmez. Bol limonlu pirinç çorbası ve patates püresi yedirilir. Her saat başı bir elmayı yemesi tavsiye edilir.
İshal durumunda ayva, muşmula, muz, nar ve karadut ve elma daha sık tüketilirse faydalı olur. Adaçayı, nane, pataya , kekik, mersin yaprağı meyvesi, ve altınbaş otu çayları içilebilir. Bir tatlı kaşığı türk kahvesinin üzerine (kuru halde iken), 5-6 damla limon sıkılır ve yutulur, arkasından 1 badak su içilir.

7 Ekim 2009 Çarşamba

KEMİK ERİMESİNDEN KORUNMANIN YOLLARI

Kadınların ve hatta erkeklerin korkulu rüyası kemik ermesi, çocukluk çağlarından itibaren alınacak önlemler sayesinde, önlenebilecek bir hastalık aslında. Düzenli beslenme, egzersiz ve bazı kurallara uymak, sizlere, yaşlılıkta, sağlıklı ve dinç bir hayat sunacaktır.

* Kemik erimesini önlemek için sık sık yoğurt, süt, yumurta gibi kalsiyum oranı yüksek gıdalar almanız gerektiğini unutmayın. ama, bunların da, tek başına yeterli olmadığını hatırlatalım. Beslenme planınıza, bol bol sebze ve meyve eklemelisiniz. Vücudun en çok ihtiyaç duyduğu sıvılardan biri olan su ise en büyük yardımcınız olacaktır. Suyun içinde kalsiyum bulunmaktadır ve kemikleri de güçlendirir.
* Hem menopoz döneminde, hem de öncesinde, asit oranı yüksek gazlı içecekleri mümkün olduğunca az tüketin.
* Sigara kullanımının, kemik erimesinin bir nedi olduğunu, aklınızdan çıkarmayın.
* Egzersilerin ve meditasyonun gücünden faydalanın.
* Kemi erimesini önleyen tek besin gurubu kalsiyum değildir. Vücudun, proteine de ihtiyacı vardır. Günlük öğünlerde protein içeren yiyecekler bulundurun. Kırmızı et, yeşil mercimek, bulgur gibi gıdalar yüksek miktarda protein içermektedir. Kolestrol, şeker gibi hastalıklarınız varsa, doktorunuzun önerdiği ölçüde, kırmızı et tüketimini ayarlayın. İdeal kırmızı et tüketimi 2 haftada 1 porsiyondur.
* En önemli kuralı, en sona sakladık. Kendinizi sevmek ve kendinize iyi bakmak, en iyi ilaç kadar etkilidir.

4 Ekim 2009 Pazar

kerevizin yararları ve zararları nelerdir.


Kereviz : Maydanozgiller familyasındandır. Kökleri ve yaprakları sebze olarak kullanılır. Kokulu, iki yıllık bir bitkidir. İçeriğinde sedanonik anhidrit, sedanolin, limonen, palmirik asit, gayakol gibi maddeler vardır. Yaprakları ve baş kısmı kullanılır.Kerevizin Faydaları: Uyarıcı ve idrar söktürücüdür. İktidarsızlığı giderir. Cinsel istekleri kamçılar. Şeker, guatr ve yüksek tansiyonda faydalıdır. Kereviz, ağız kokusu ve diş ağrısını giderir. Karaciğer ve dalağa iyi gelir. Böbrek, akciğer ve karaciğer hastalıklarını önler. Mideyi kuvvetlendirir. İştah açar. Sürmenajda faydalıdır. Sinir yorgunluğunu giderir. Kanı temizler.Karaciğer şişliğini giderir. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesinde yardımcı olur.

Safra ifrazatını düzenler. Nikris ve romatizmada faydalıdır. Susuzluğu keser ve vücuda serinlik verir. Kalp hastalarına tavsiye edilir. Ses kısıklığını giderir.

Bilinen bir zararı bulunmamaktadır.

KIRIŞIKLIKLAR NEDEN OLUŞUR

Kadınlar da ve erkeklerde meydana gelen cilt kırışıklıkları çeşitli nedenlere bağlı olarak meydana gelir. Erkekler bunu çok sorun etmez, ama kadınlar için, durum biraz daha farklı ve hassastır. Gelin, hep birlikte, kırışıklıkların oluşma nedenlerini görelim. Ve tabiki, ona göre de tedbir alalım.

* Yaptığımız mimikler, güneş ışınları ya da vücudumuzun susuz kalması kırışıklıkların başlıca nedenleri arasındadır.
* Mimik kaslarının yıllar boyunca çalışması, cilt üzerindeki kıvrımları belirgin hale getirir. Bu yüzden, dinamik çizgiler ortaya çıkıyor. İfade kırışıklıkları genellikle iki kaş arasında, alında, göz ve dudak çevresinde kendini gösterir.
* Genellikle 20’li yaşların sonlarında, ciltteki elastin ve kolajen lifleri elastikiyetini kaybetmeye başlar. Yüzümüzdeki 40 adet kas, gün içinde gülmek, kaşları çatmak, yemek yemek veya sigara için yaklaşık 30.000 kez hareket eder. Mimik hareketleri, cildin alt katmanlarında bulunan fibroplastların, dolayısıyla cildin kasılmasına yol açıyor. Mimiklere bağlı olarak, kasılan cilt artık rahatlamıyor ve kırışıklar oluşuyor. Mimik çizgileri önlem alınmazsa derin kırışık haline dönüşebiliyor.
Kırışıklıkların oluşmasında, 3 ana faktör vardır.
1- GENETİK SEBEPLER : Cildinizde ilk kırışıkların ne zaman ortaya çıkacağı ve ne kadar yoğunlukta olacağını belirleyen başlıca faktör, genetik etkilerinizdir. Yani, annenizde kırışıklar geç yaşta kendini göstermeye başlamışsa, bu sizinde, bir an önce tedbir almanız için, bir uyarı sayılır.
2- CİLT BAKIMI : Doğru ürünleri, düzenli olarak uygulayacağınız bakımlar, cildinizin pürüzsüz ve gergin kalmasını sağlarken, kırışıkların oluşum sürecinide geciktiriyor.
3- ÇEVRESEL FAKTÖRLER: Güneş ışınları, kuru hava, sigara tüketimi, alkol kullanımı gibi pek çok çevresel faktör de, cildin nasıl yaşlanacağını ve hangi tür kırışıkların oluşacağını belirliyor. Bu sebeple, yaşam tarzınıza özen göstererek, sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak, sigara tüketilen ortamlardan uzak durmak, güneşten koruyucu ürünler kullanmak ve bol mikltarda su içmek, kırışıklık sürecini, sizlerden mümkün olduğunca uzak tutacaktır.

2 Ekim 2009 Cuma

Kudret narı macunu yararları faydaları

Kudret narı faydaları sağlığımız için nasıl bir önem taşır? Anavatanı Hindistan olan kudret narı bitkisi özellikle gastrit ve ülser gibi mide sorunlarına karşı etkilidir. Kudret narının yaprakları ve meyvesi vitamin ve mineraller bakımından zengin içeriğe sahiptir.

Kudret Narı Faydaları - Kudret Narı Ne İşe Yarar?

Kudret narı ile sindirim sistemi hastalıkları ‘na doğal destek sağlanabilir.
Mide için şifalı bitkiler : Kudret narı mide bağırsak rahatsızlıklarında ilk akla gelen besinlerdendir. Ülser, gastrit, kolit, kabızlık gibi sorunlara karşı kullanılmaktadır. Kırk gün süreyle kür yapılması önerilmektedir.

Yaraların iyileşmesi için kudret narı iyi bir doğal alternatiftir. Kadınlarda görülen vajina yaraları için zeytinyağında bekletilmiş kudret narı kullanılabilir.

Egzama ve sedefe iyi gelmesi kudret narı yararları arasındadır. Bu durumlarda merhem olarak kullanılır.

Şeker hastalığına iyi gelen bitkiler : Kudret narı şeker rahatsızlığına karşı da faydalıdır. Geleneksel Çin Tıbbında kudret narından yapılan ekstrenin şeker hastalığına olumlu etkiler yaptığı yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. Kudret narının içinde bulunan dört maddenin şekeri düzenlediği bu araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

Enerji metabolizmasını düzenleyen ve şekerin hücre içine girmesini sağlayan enzim olan AMKP yi kudret narından elde edilen maddenin aktivite ettiği belirtilmiştir. Kudret narı bu enzimin aktivitesini artırarak şekerin hücre içine girmesini sağlamaktadır. Kudret narının diğer sentetik şeker ilaçlarının neden olduğu yan etkileri içermemesi de önemlidir.

Kudret Narı Nasıl Kullanılır ?

Taze kudret narı meyvesi olgunlaşınca ezilir ve balla karıştırılıp kullanılabilir. Kudret narı bitkisinin kullanılan kısmı meyveleridir. Çekirdekleri zehirli olabileceğinden çekirdeklerinden temizlenerek kullanılması gerekir.

Kudret narı meyvesi genel olarak balla veya zeytinyağı ile karıştırılarak hazırlanır.

Kullanıma hazır şekliyle satılan ballı kudret narı macunu ürünlerini doğal ürün satan yerlerden temin edebilirsiniz.

Kudret narı meyvesi ve zeytinyağıyla hazırlanmış ürünler de yine doğal ürün marketlerinden alınabilir.

Sabah ve akşam yemek öncesi bir tatlı kaşığı alınır.

Kudret narı kapsül olarak da satılmaktadır. Günde 2- 3 kez alınabilir.

Halsizliğin sebepleri nelerdir. Ne yapmak gerekir.

İnsan bazen nedensiz de kendini halsiz hisseder. Halsizliğin sebepleri nelerdir. Ne yapmak gerekir.

Bitkilerle tedavinin her zaman için ilaç tedavisinden daha uzun süreceğini belirten uzmanlar, Bitkiler hastalığa yakalanmadan önce önlem olarak kullanılmaya başlanmalı, basit hastalıklar bitki çayları, kompresler ve bitkilerden yapılmış yağlarla tedavi edilmeli. Ciddi hastalıklarda da doktorun verdiği tedaviye paralel olarak bitkilerden yararlanılabilir dedi.

Doğada şifalı bir çok bitkiden şifalı çaylar elde edilebileceğini kaydeden uzmanlar, bitki çayı hazırlarken de şu tavsiyelerde bulundu: Bitki çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz su kullanılmalı. Birçok hastalıkta klorun zararlı olduğu saptanmıştır. Suyunuzu kaynattıktan sonra bir iki dakika dinlendirin. Porselen bir demliğe önce çayını yapacağınız bitkiyi koyun ve üzerine gerekli miktarda su ekleyin. Genellikle 1 tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ot için dörtte bir litre su kullanmak gerekir. Çayın demlenmesi için 2-5 dakika yeterlidir. Kök bitkilerden çay yapacağınız zaman (zencefil, havlıcan gibi) aynı miktarda su ve bitkiyi birlikte cezveye koyup kaynatma yoluyla çayınızı yapabilirsiniz.

Şifalı çay elde edilen şifalı bitkilerden bazıları şunlar:

IHLAMUR

Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir.

YOGİ ÇAYI

Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay. Tam da kış mevsimine uygun, yani ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşuyor. Bu çayı hazırlamak için ufak bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün. Dilerseniz sütle karıştırıp için.

ISIRGAN

Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı çok yararlıdır. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir.

BİBERİYE

Bu güzel kokulu bitkinin kullanılmadığı hastalık yok gibi. Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, ağrılı adet, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer rahatsızlıklarında da kullanılır.

Spina Hastalığı hakkında bilgi

Yılda ortalama 5 bin yeni doğan bebekte görülen spina bifida açık omurilik hastalığında son zamanlarda büyük artış gözleniyor. Birçok kişinin adını ilk defa duyduğu hastalığı yakından tanımanız ve hazırlıklı olmanız gerekiyor. Son yıllarda daha çok duymaya başladığımız “açık omurilik” anlamına gelen spina bifida hastalığı, Türkiye’de her yıl beş bin bebeğin çeşitli kusurlarla doğmasına sebep oluyor.

Spina Bifida, insanda omurgayı oluşturan kemiklerin omurgada bir boşluk veya açıklık oluşturacak şekilde gelişimlerini tamamlayamamalarıdır.

Pek çok insanda Spina Bifida occulta vardır ve bunların büyük bir çoğunluğu hiçbir semptom ve problemle karşılaşmazlar.

Spina Bifida occulta rutin kontroller veya bel ağrısı için çektirilen bir röntgen filmi ile tesadüfen tanınabilir.

Spira Bifida occultası olan kadınlar, hamile kalmaya karar verdiklerinde doğacak bebeklerinde Spina Bifida olma riskini azaltmak için daima yüksek dozda Folik Asid (bir çeşit B vitamini) almalıdırlar.

Herhangi bir komplikasyonu var mıdır?

Ne yazık ki, omurgadaki yapısal bölünme bazı problemlere yol açabilir. Bazen omurilik gerilebilir. Çünkü omurgamız omuriliğimizden daha hızlı büyür. Omuriliğimiz, kendisinden çıkan sinirler nedeniyle omurgamızla ilişki içindedir ve hızlı gelişmeye uyum gösteremez. “Gerilmiş Omurilik” meydana gelir. Bu omuriliğin yeterli fonksiyon göstermesini engeller ve idrar kontrolü, hareket gibi işlevleri etkiler.

Eğer böyle semptomlar gözlenirse, bir hekime baş vurmak ve gerekirse bir beyin cerrahına gitmek önemlidir.

Spina Bifide Kistika (Kiste Benzer)

Burada gözle görülebilen bulgular mevcuttur. Sırtta, kese veya kist şeklinde, üzerinde ince bir deri bulunan bir oluşum bulunur.

Spina Bifida kistika’nın 2 formu bulunur.

Meningosel :Bu formda, kese omuriliğimizi saran zar (meninges) yapıları ve beyin omurilik sıvısını içerir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi BOS beyin ve omuriliğimizi korur ve onlara uygun bir ortam sağlar. Meningosel’de sınırlar genelde çok zararlanmamıştır ve fonksiyon görebilir. Buna rağmen az da olsa fiziksel sakatlık bulunabilir. Bu (meningosel) az görülen bir spina Bifida formudur.

Myelomeningosel (meningomyelosel) : Bu daha fazla görülen ve daha ciddi sonuçları olan bir formdur. Myelomeningosel’de kese veya kist, sadece meningesleri ve BOS’u değil, aynı zamanda sinirları ve omuriliğin kısımlarını da içerir. Sonuç olarak, daima belirli bir derecede parafelalizi ve duyu kaybı, kesenin altındaki bölümde görülür. Sakatlığın derecesi spina Bifida’nın yerine ve kesenin içerdiği sinir miktarına göre değişir. Bu durumda olan çocuk ve gençlerin büyük bir bölümü idrar ve dışkı kontrolü ile ilgili ciddi problemler yaşar.
Spina Bifidali doğan bebeklerin büyük bir kısmında hidrosefali de görülür.

Her yıl 5 bin bebek spina bifidalı doğuyor

Dr. Sibel Akkol, düzenli folik asit vitamini alınmasıyla doğumsal kusurların yüzde 70′inin önlendiğine dikkat çekti.

Bebeğin gelişiminin ilk üç ayda tamamlanması nedeniyle bu dönemde ortaya çıkacak rahatsızlıkların bebeğin ölü ya da kusurlu doğmasına neden olabileceğini vurgulayan Dr. Sibel Akkol, “Spina Bifida açık omurilikten çıkan sinirlerin çalışamaz hale gelmesiyle oluşan doğumsal bir rahatsızlıktır. Türkiye’de her yıl beş bin bebek spina bifidalı doğuyor. Yürüttüğümüz bu çalışmada temel amacımız, anne adaylarına bu rahatsızlığın, yeterli folik asit vitamini alınmasıyla büyük oranda engellenebileceğini anlatmak.” dedi.

Doğurgan çağdaki tüm kadınların gebelikten önce başlayarak her gün folik asit vitamini alması gerektiğini belirten Akkol, “Bir çeşit B vitamini olan folik asit, özellikle yeşil yapraklı taze sebzeler, ahududu, böğürtlen, tahıl, baklagiller, süt ürünleri, karaciğer ve mayalanmış yiyeceklerde bulunuyor. Ancak bu besinler belirli bir oranda tüketilebileceği için yine de gebelik öncesinde kadınların tablet şeklinde folik asit alması şart. Çünkü folik asit sadece spina bifidanın değil, sinir sistemiyle ilgili diğer hastalıkların da önüne geçiyor.” şeklinde konuştu.

KAYNAK: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi,İHA

1 Ekim 2009 Perşembe

EN DOĞAL BÜYÜ

Eğer, doğru parfümü kullanıyorsanız, bu en doğal büyüdür. Çünkü, insanlar, eşlerini kokularına göre seçerler. Doğru parfümü bulmak ise, biraz aaman alan bir iş. Sizlere parfüm seçimi ve kullanımı için, bir kaç püf noktası önermek istiyoruz.

* En doğru kokuyu bulabilmek için parfüm alışverişini sabah saatlerinde yapmanız gerekir. Yeni uyandığınız için kokulara karşı hassassınızdır ve daha iyi ayırt edebilirsiniz.
* Parfüm kokusunu test etmek için şişeden değil, bileğinizi sıkarak koklamayı tercih edin.. Kesin sonuç için, parfümü bileğinize sıktıktan sonra, 2 dakika bekleyin ve koklayın. Parfüm tercihinizi yaparken, moda kurbanı olmak yerine teninize uygun olan parfümü seçin.
*Parfümünüzün daha kalıcı olmasını istiyorsanız aynı kokuya sahip, vücut kremi satın alıp banyodan çıktıktan sonra, nemli vücudunuza uygulayabilirsiniz. Kıyafetlerinizin üzerine sıkacağınız iz bırakmayan birkaç damla parfüm, gün boyu kalıcılığı korumaya yardım edecektir.
Kalıcılığı sağlamanın diğer yolu kulak arkası, dekolte bölgesi ve boynunuza hafif miktarda parfüm sıkmaktır.
* Güneşlenirken vücudunuzda parfüm olmamasına dikkat etmelisiniz. Güneş altında sıkılan parfümler, ciltte lekeler oluşmasına sebep olur.
* Spor yaparken parfüm sıkmak yerine terlemeyi ve ter kokusunu önleyici deodorantlar tercih edebilirsiniz.
* Yaz günlerinde çiçek kokulu hafif parfümleri, kış günlerinde ise baharat kokulu parfümleri tercih edebilirsiniz. Gündüz hafif parfümleri, geceleri biraz daha ağır kokulu parfümleri kullanabilirsiniz.
* Parfüm kullanımında en doğru yöntem sadece bir parfüm sıkmaktır. Birden fazla parfüm sıktığınızda, kokular birbirine karışır ve ortaya hoş olmayan sonuçlar çıkabilir.
* Erkek parfümü kullanmak, çoğu zaman etkileyici sonuçlar doğurur. Kalıcı ve fark edilir kokusuyla, erkek parfümlerini tercih edebilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta ise, parfümün çok ağır ve çok erkeksi olmaması.