6 Şubat 2008 Çarşamba

ARI SÜTÜ

Gerçek Arı sütü 10 şişelik kutu (200 ml): 10 ytl


1. Arı Sütünün Yapısı
Arı sütü, 5-15 günlük genç işçi arıların baş kısımlarında bulunan salgı bezlerinden salgıladıkları özel bir besindir. Görünümü kremsi-beyaz renktedir. Ana arı olmaya aday larvanın bulunduğu hücrelerde bulunur. Arı sütü insan sağlığı ve beslenmesi yönünden oldukça önemli maddeler içerir. Arı sütü; yaklaşık %66 su, %14.5 karbonhidrat, %4.5 lipid, %13 dolayında aminoasit, B grubu vitaminlerinin tümüne ek olarak A, D, C, E vitaminleri, önemli bazı mineral maddeler, biyolojik aktif maddeler ve bir miktar da tespit edilemeyen maddeler içerir.
Bilim adamları, normalde işçi arı olacak larvanın arı sütü ile beslenmesi sonucu ana arıya dönüşmesini ve ana arının işçi arıya göre 40 kat daha uzun yaşamasını, arı sütünün kimyasal yapı bakımından zenginliğine ve biyolojik aktif maddeler içirmesine bağlamaktadırlar.
2. Arı Sütü Üretimi
Arı sütü üretimi, ana arı üretiminde bahsedilen larva transferi yöntemi ile yapılır. Transferden 2-3 gün sonra, hücre içinde bulunan larvalar atılıp geriye kalan arı sütü ağaç kaşıkçıkla veya vakumlanarak renkli şişelere alınır. Bu işlem güneş görmeyen kapalı ortamda yapılmalı ve elde edilen saf arı sütü 5 0C'ın altında muhafaza edilmelidir. Nektar ve polen kaynaklarının iyi olduğu dönemde güçlü kolonilerle yapılan üretimlerde bir hücreden ortalama 200 mg civarında arı sütü alınabilir.
3. Arı Sütünün Tüketimi
Arı sütü, balla birlikte tüketilebileceği gibi saf olarak sabahları aç karnına, kahvaltıdan en az yarım saat önce ve dil altından emilmesi yoluyla tüketilmesinin daha doğru ve daha faydalı olduğu bildirilmektedir. Yetişkinler için alınacak günlük ortalama doz genel sağlık ve vücut direncinin korunması için 500 mg, hastalık ve rahatsızlık hallerinde 1 g olarak önerilmektedir. Çocuklarda ise yaşa ve doktor tavsiyesine göre, yetişkin dozun yarısı ile dörtte biri arasındaki doz kullanılabilir.
4. Arı Sütünün Faydaları
Her ne kadar yeterli sayıda klinik test ve deneylerle kesin olarak ispatlanmamış olsa da tecrübe, yorum ve bazı gözlemler ışığında arı sütünün faydaları ve kullanılma alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir.
* Organizmaya canlılık kazandırılmasında,
* Bedensel ve zihinsel yorgunlukların giderilmesinde,
* Yaşlılıktan oluşan damar sertliği ve bitkinlik hallerinde,
* Çocukların dengeli beslenmesinde,
* Çocukların diş ve kemiklerinin gelişmesinde,
* Hücre yenileyici özelliği ile cilt bakımında,
* Kadınların periyodik dönemlerinde bozulan kan dengesinin düzenlenmesinde,
* Saç dökülmelerinin önlenmesi ve saçlara canlılık kazandırılmasında,
* Cinsel faaliyetlerin desteklenmesinde,
* Genel vücut direncinin artırılmasında,
* Kan dolaşımının hızlandırılmasında.
Ayrıca arı sütü; kansızlık, sarılık, yüksek ve düşük tansiyonun düzenlenmesi, erken bunama ve kolesterolün düşürülmesi gibi hallerde de fayda sağlamaktadır.

Arı sütü; işci arıların gırtlak bezelerinden salgılanan bir bal emülsiyonudur. Kraliçe arının besini olup, besin değeri son derece yüksektir. Tüm yaşamı boyunca arı sütü ile beslenen kraliçe arının ömrünün uzunluğuna da en önemli işarettir. Diğer arılar sadece 2 ay yaşarken, kraliçe arının ömrü 6 yıldır. Bu besinde, kraliçe arının niçin inanılmaz büyük (iri), uzun ömürlü, verimli ve diğer arılarla mukayese edildiğinde neden daha fazla enerjiye sahip olduğunun sırrı saklıdır. Kraliçe arı, sadece arı sütü ile beslenerek günde 3.000 yumurta üretir ve bu emülsiyon kraliçe arıyı sağlıklı ve güçlü tutmak için gerekli besinleri de sağlar. Hayatlarının ilk 2 günü bebek arılar (lavra), işci arılar tarafından yapılan özel bir karışımla beslenirler. İşci arıların yutmaksızın çiğnedikleri, çiçek tozlarından yaptıkları ve başlarının üstündeki bir bezede sakladıkları özel bir madde ile karıştırdıkları bu maddeye arı sütü denilir. İlk 2 günde, bu kuvvetli protein gıdası bebek arıları (larvaları) küçük bir arıya dönüştürür. Bu işlem gerçekleştikten sonra, işci arılar arı sütü üretimini azaltırlar ve sadece mevcut kraliçe arı ve bir sonraki sefer kraliçe arı olarak seçilen arı için üretime devam ederler. Hem kraliçe arı hem de prenses arı bu gıda ile beslenmeye devam eder.
Araştırmalar, arı sütünün insan vücuduna da, en az kraliçe arıya sağladığı yayar kadar yarar sağladığını ortaya koymaktadır. Arı sütü, bir çok çeşit etken madde; enzimler, amino asitler, vitamin ve mineraller içermekle kalmayıp, metabolizma için çok önemli olan panteik asit (pantheic acid), asetilkolin (acetylcholine), protein, bağışıklık sistemini güçlendiren ve ruhsal-fiziksel dayanıklılığı artırıcı bir yağ asidi olan 10-HDA (10-Hydroxy-2 Decenoic Acid), sepanin asit (sepanine acid), hastalıkların iyileşme döneminden sonra sindirimi düzenlemek ve iştahı açmak için çok ideal olan oleik asit (oleic acid) içerir.
Doğal hormon ve enzimleriyle beraber içerdiği vitaminler arasında tüm B vitaminleri (B-Complex vitamins), A, C ve E vitaminleri vardır. Ayrıca 10 temel amino asitten (esansiyel) sekizini de (lizin, metionin, lösin, fenil-alanin, treonin, triptofan, valin, izolösin) doğal hormon ve enzimleriyle içermektedir. Tüm bunlara ilave olarak; kalsiyum, potasyum, fosfor, demir, sülfür, bakır ve silisyum minerallerini de içerir.
Bu faydalı maddeleri yüksek oranda içerdiği için, vücudu strese ve dış etkenlere karşı güçlü kılmakta ve onun anti-bakteriyel ve antibiyotik özelliği ise soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı korunmamıza yardımcı olmaktadır.
Arı sütü bir doğa harikası olarak; aşağıdaki durumları önlemede veya iyileştirmede yardımcı olmaktadır :
· Bronşiyal Astım
· Akciğer Hastalıkları
· Uykusuzluk
· Mide Ülseri
· Böbrek Hastalıkları
· Kırıkların daha hızlı iyileştirilmesi
· Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
· Saç, cilt ve tırnakların beslenmesi ve güçlendirilmesi
· Sindirim sistemini sağlıklı tutmak
· Üreme ve boşaltım sistemini korumak
· Ruhsal ve zihinsel (mental) dayanıklılığı artırmak
· Düşük Tansiyon
· Metabolizmayı canlandırmak, enerji vermek
· Yorgunluk
· Soğuk algınlığı ve grip
· Strese ve dış etkenlere karşı dayanıklılık
· Sinirsel ve ruhsal dengenin kurulması

Yıllardır, arı sütünün olağanüstü gençleştirme gücü ve sağlığa faydaları araştırılmaktadır. Nispeten Amerika’da pek fazla bilinmemesine rağmen, Avrupa ve Asya’da çok uzun bir süreden beri bilinmekte ve kullanılmaktadır. Arı sütü’ nün ünü 1950’li yıllarda Avrupa’da onun hakkında yayınlanan yazı ve raporlardan sonra dünyaya yayılmıştır. Gerçekte arı sütü hakkında en fazla araştırma ve tıbbi yayın Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Çin ve Japonya’da yapılmıştır. Şu an için Japonya dünyada en fazla arı sütü tüketen ülke durumundadır.
Arı sütü, hem erkek hem de kadınların kullanabilecekleri bir doğal ürün olup, ruhsal ve fiziksel vücudunu dengede tutmak isteyen herkes, özellikle orta yaş ve üzerinde olanlar, menopoz dönemindeki kadınlar, en yüksek fiziksel dayanıklılığı arzu eden sporcu veya vücut geliştiriciler onu kullanabilir.

ARI SÜTÜnün, etkili olduğu hastalıklar aşağıda verilmiştir.
1.Dermatit (isilik)
2. Akne (Sivilce)
3.Sedef hastalığı
4. Fluid retention (Su toplaması)
5. Alerjiler
6. Anjin
7. Astım
8. Bronşit
9. Soğuk algınlığı
10. Anorexia neruosa (isteksizlik, iştahsızlık)
11. Arteriosclerosis (Damar sertliği)
12. Artiritis (Eklem yangısı, Romatizma)
13. Siyatik
14. Anemi (kansızlık)
15. İlaç düzensizliği
16. Glandular fever (salgı bezlerinin yaptığı ateş)
17. Böbrek rahatsızlıkları
18. Yüksek ve düşük tansiyon
19. İnce bağırsak ülseri
20. Gastroenterit (ishal)
21. Hepatit (Karaciger iltahabı)
22. Yüksek ve düşük şeker hastalığı
23. Adet sancıları
24. Adet öncesi depresyon
25. Doğum ve doğum öncesi depresyon
26. Hamilelik sabah yorgunluğu
27. Menopoz
28. Yüksek aktiflik
29. Impotence (İktidarsızlık)
30. Sistit
31. Disability (Zihinsel ve fiziksel özürlülük)
32. Myalgic encephalomyilite (Beyin iltihabı)
33. Sclerodenna (doku kalınlaşması)
34. Stres
35. Depresyon
36. Stroke (travma, darbe)
37. Egzama
38. Kanser
39. AIDS
40. Lösemi

BİTKİSEL KAPSÜL VE MACUNLAR



Köpek Balığı Karaciğer Yağı; 35 ytl






derin ve soğuk denizlerde yaşayan köpek balıklarının karaciğerlerinden süzülerek elde edilmiştir.Bir köpek balığının karaciğeri, onun vücut ağırlığının yaklaşık %25 'ini oluşturur.


Köpek balıkları 400 milyon yıldır hiçbir değişiklik geçirmemiş olup, yorulmazlar, devamlı hareket halindedirler, uyumazlar, hastalanmazlar, en önemlisi doğada bilinen tek kansere yakalanmayan canlılardır. Köpek Balığı Karaciğer Yağı, 18. yüzyıl sonlarından beri Iskandinavya'lı balıkçılar tarafından solunum yolları tahrişlerini iyileştirmek ve yavaş iyileşen yaralara karşı bir çare olarak kullanılmaktaydı. Son 40 yıldır onun hakkında yapılan araştırmalar, bu yağın çok daha faydalı sonuçları olduğunu ortaya koydu. Köpek Balığı karaciğer Yağı'nın insan vücudu üzerindeki etkileri, çoğu İsveç'li bilim adamları tarafından yapılan klinik denemeler ile teyit edildi. Bu çalışmalara göre; bu yağın biyolojik etkisi içerdiği ve alkilgliserol'lar (AKG's) olarak adlandırılan maddelerden kaynaklanıyordu. Bu bileşikler insan vücudunda bazı organlarda az bir miktarda üretilmekteydi. Bunlar; kemik iliği, karaciğer, dalak ve anne sütüydü. Ayrıca bu yağ; squalamine (anti-bakteriyel etki ve anti-inflamatuar etki ), Omega-3 grubu ve serbest yağ asitleri (EPA ve DHA) ile Vitamin A, Vitamin D,Vitamin E (Doğal), Demir, Çinko ve Bakır mineralleri de içermekteydi. Yapılan bu klinik çalışmalar sonucunda bu yağın aşağıdaki durumlarda faydalı olduğu ortaya çıkmıştır ve 40 yılı aşkın bir süredir yaygın olarak dünyanın bir çok yerinde kullanılmaktadır.
Köpek Balığı Karaciğer Yağı'nın Faydaları:
Kandaki lökosit (akyuvar), eritrosit (alyuvar) ve trombosit miktarınının yükseltilmesine yardımcıdır.
Vücudun bağışıklık sistemini (immune system) güçlendirir.
Kan yapıcı özelliği vardır
Soğuk algınlığı, grip, alerji, astım, ekzema ve sedef hastalığına karşı korunma sağlar.
Kemoterapi ve radyasyon terapisinden sonra lökositlerdeki (Akyuvar) zararı azaltır.
Yavaş iyileşen yaraların iyileşme sürecini hızlandırabilir.
Kan dolaşımının düzenlenmesine yardımcı olur.
Vücudun enerji seviyesini artırır.
Cilde ve kırışıklıklara faydalıdır. (Antioksidan etki)
Şeker hastalarına faydalıdır. (İçeriğindeki retinol (A vitamini) dan dolayı)
Romatizmal hastalıklara karşı faydalı olabilir.
Tümörlerin gelişim sürecini (büyümelerini ve çoğalmalarını) baskı altına almaya yardım edebilir (inhibe eder)
Koroner tromboza (kalp damarlarının kan pıhtısı ile tıkanması) karşı koruyucu veya önleyici etkisi vardır.
Köpek Balığı Karaciğer Yağı ;aynı zamanda çok kolaylıkla oksijeni absorbe eden (emen-yutan) ve hücrelerin ihtiyaç duyduğu oksijenin dağıtılmasına yardımcı olan bir maddedir. Bu durum aşağıdaki anlamlara gelir:
Kalp, şeker, mafsal (eklem) iltihabı ve hepatit (Karaciğer iltihabı) hastaları için yararlıdır.
Çok yağlı besinlerle beslenen kişilerdeki kan kolesterol seviyesinin normal değere indirilmesine yardım edebilir.
Gastritten müzdarip olanlara özellikle önerilebilir.
Çok çalışan kişiler tarafından kuvvet verici bir tonik olarak kullanılabilir.
Cildin beslenmesine yardım eder ve daha güzel bir görünüm sağlar.

Kullanım Önerisi: Köpek Balığı Karaciğer Yağı gıda takviyesi olarak, yemeklerle beraber günde 1-2 softgel alınabilir. Anti-kanser veya anti-tümör etkisi için günde 3x1 kapsül alınabilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.



Arı Sütü Polen Propolis kapsül: 22,5 ytl

İçeriği:

PROPOLİS, LİYOFİLİZE, ARI SÜTÜ, POLEN

Gramaj:

300 MG 80 KAPSÜL Bu ürün, arının Bal dışındaki üç temel ürünü olan Arı Sütü, Propolis ve Arı Poleni’ nin birleşiminden oluşan bir karışımdır.

Bu ürün, arının bal dışındaki üç temel ürünü olan Arı Sütü, Propolis ve Arı Poleni’nin birleşiminden oluşan bir karışımdır.
Arı Sütü; genç işçi arıların başlarının iki yanında bulunan bir çift bezden salgılanarak ağız boşluğuna bırakılan jel kıvamında bir maddedir. Arı Poleni, arıların yavrularını beslemek amacı ile çiçeklerden topladığı ve bu esnada birtakım değişikliklere uğrattıkları maddedir. Propolis ise arıların kovanlarını dış etkilerden koruduğu ve kovan içinde ölen ve dışarı atılmayan hayvanların izole edilmesinde kullandığı reçineli maddedir.
Bu karışım, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, vücudun vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanmasında, dolaşım ve solunum sisteminin normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, yorgunluk ve stresin azaltılmasında destekleyici olarak kullanılabilir.*Yetişkinler için günde 3 kapsül alınması tavsiye edilr.
Uyarı: Arı ürünlerine alerjisi olan kişilerde doktora danışarak kullanılmalıdır.
* Yetişkinler için günde 3 kapsül alınması tavsiye edilir.
BİSİNA MACUN 10 ytl

Ballı baharatlı Bitkisel macun

Ses kısıklığı, nefes darlığı, bronşit soğuk algınlığında kullanılır




GİNSENG 10x100ml 15 ytl
Bal, Gingseng, Arısütü



Ginseng, Çin Tıbbı’nda yüzlerce yıldır kullanılan ve vücudun farklı sistemleri üzerinde olumlu etkileri olan bir kök bitkisidir. Ana vatanı Uzak Doğu olan Ginseng, bugün Çin, Japonya, Kore, Amerika, Sibirya ve Kanada’da farklı türlerde yetiştirilmektedir.
Ginseng, bilinen en etkin adaptojenlerdendir, vücudun strese karşı direnç kazanmasını sağladığı, fiziksel ve mental dayanıklılığı arttırdığı bilinmektedir. Ginseng ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmış ve bu araştırmalarda pek çok olumlu etkilerin olduğu belirlenmiştir. Bu olumlu etkilerin, yapısında bulunan çeşitli kimyasal bileşenlerin yanında esas olarak Ginsenosit ‘lerden kaynaklandığı bilinmektedir.
Dolaşım sistemi üzerindeki etkileri sonucu; özellikle yoğun iş temposu altında çalışan kişilerde dayanıklılığın ve sporcularda performansın arttırılmasında, vücuda enerji kazandırılmasında, cinsel aktivitenin arttırılmasında kullanılabileceği bilinmektedir. Ayrıca, erkek üreme sistemini güçlendirici etkisi vardır.
Yapılan araştırmalar; Ginseng’in merkezi sinir sistemini de olumlu yönde etkilediğini, özellikle orta yaşlı kişilerde konsantrasyon ve hafıza problemlerinin giderilmesinde pozitif etkilerinin olduğunu göstermektedir.
Araliaceae familyasından çok yıllık bir bitki olan GİNGSENG yabani olarak yüksek dağların eteklerinde yetişmekte ve koyu kırmızı meyve salkımları veren
bitkinin insan figürüne benzetilen kökleri şifalı kısmını oluşturmaktadır.
NEDEN KORE KIRMIZI GİNSENGİ?
Günümüzde yaklaşık 2000 yıl önce Kore'de ve Çin'de Şifa verici değeri saptanan GİNGSENG'in bölgedeki ismi PANAX GİNGSENGİ'dir. dünyanın diğer ülkelerinde
yetiştirilen gingseng türleri ideal iklim ve toprak özelliklerine sahip olan Kore'nin yetiştirdiği KIRMIZI GİNGSENG kadar nitelikli olmamaktadır.
Köklerinin sıcak su ile yıkandığında kırmızı renk alması nedeni ile tüm dünyada KORE KIRMIZI GİNGSENG'i olarak bilinir.Bu bitkinin yetiştirme, işleme ve satışı Kore Tekel idaresinin denetiminde yapılmaktadır. Böylesine değerli ve aranan bu bitkiye Kore devletince sahip çıkılmasının nedeni; hatalı üretimlerde bulunulup veya taklit edilip kalitesinin bozulmaması içindir. Üretiminin her aşamasının devlet gözetiminde yapılması yanında Kore insanının sabır, bilgi ve araştırma yeteneklerinin birleşiminde oluşan ve kalitesi tartışılamayan GİNGSENG ürünleri tüm dünya pazarlarını kaplamaktadır.
Kırmızı GİNGSENG yaklaşık 2000 yıldan beri Çin'de yüksek şifalar için kullanılmakta ve etkileri hakkında ilk rapor Çinli bir pratisyen hekimi olan TAOHUNG-CHİNG tarafından hazırlanmıştır. Bu raporda ilerda bahsedeceğimiz bazı faydalar yazılıdır. son zamanlarda, bütün şifalı bitkilerde olduğu gibi GİNGSENG üzerinde de araştırmalar ve ayrıca şimdiye dek 3 milletlerarası GİNGSENG sempozyumu düzenlenmiş, ve bunlara birçok doktor, araştırmacı ve bilimadamları katılmıştır, ayrıca dünyanın tanınmış gazetelerinde GİNGSENG hakkında yayınlar yapılmaktadır.
KORE KIRMIZI GİNSENG’İN YETİŞTİRİLMESİ
Uygun koşullarda uzun süre dinlendirilen, toprağa ekiminden sonra dikkatli ve sabırlı bir bakımla yavaş yavaş gelişen GİNSENG en erken 6 yıl içinde toplanabilecek büyüklüğe erişir. Aslında iyi bir ürün elde etmek için 14 -15 yıllık bir büyüme sürecini tamamlaması gereken Ginseng’in Kore’de 100 hatta 400 yıllık olduğu sanılan kökleri bulunmuştur. Kirli çevre koşulları ve suni gübrelenmeye karşı hassas olan bitki, kimyasal maddelerle (ilaç ve gübre) temas ettiğinde bozulup çürümektedir. Yılların geçmesiyle GİNSENG büyüyüp olgunlaşırken bulunduğu toprağın bütün faydalı unsurlarını da emmektedir. Böylece tabiatta toprak içinde erimiş halde bulunan mineral, vitamin gibi tüm organik ve inorganik maddeleri bünyesine almaktadır. Bu nedenle ginseng yetiştirilen topraklar uzun süre ekilmeyecek şekilde fakirleşmektedir.
Doğal kaynakların insan yaşamındaki önemini bilen milyonlarca kişi daha sağlıklı bir hayat sürmek için günlük hayatlarında da ginseng ürünlerinden geniş ölçüde yararlanmaktadır.
Günümüzde doğu ve batı tıbbın da yerini alan ginseng ürünleri artık doktor reçetelerine girmiş ve eczanelerde satılır hale gelmiştir. Dünyanın birçok yerinde yapılan yetiştirme girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu nedenle de en akıllıca işin özel olarak hazırlanmış Kırmızı GİNSENG ürünlerinin Kore’den getirilmesi olacağı fikri üzerinde birleşmiştir.
DÜNYADA GİNSENGİN KULLANILMASI
Uzun senelerden beri pek çok ülkede hap, kapsül, çay, sigara, likör,ve çiğneme granülü şeklinde şifa verici veya tedaviye yardımcı olarak kullanılmaktadır. Halen A.B.D de kaybettiği sağlığını yeniden kazanmak isteyen 6 milyon kişi Kırmızı Ginsengi kullanmaktadır. Japonya Sağlık Bakanlığı 7000 hastanesinde yüzbinlerce hastaya uygulanmak üzere değişik Ginseng preperatları yollamaktadır. İsviçre ve Almanya’da verimi arttırmak için birçok fabrika işçilerine çay saatlerinde Ginseng ürünleri sunulmaktadır.
GİNSENG ÜZERİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Ginseng üzerindeki araştırmalar uzun yıllar önce başlamış günümüzde de devam etmektedir. Ginsengi konu alan 3 büyük Uluslar arası sempozyum yapılmış, bu sempozyumlara dünyanın dört bir tarafından gelen doktor, araştırmacı ve bilim adamı Ginseng ile ilgili çalışmalarını sunmuşlardır.Bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse; U.S.S.R’den Dr. Brekhman Ginsengin insan vücudunda fiziksel ve mental aktiviteyi arttırdığını, beyin hücrelerinin faaliyetlerini uyardığını ve düzelttiğini, streslere karşı organizmayı koruduğunu vurgulamıştır. Japon araştırmacılar Dr. Hikohichi Oure ve Susumu İlia, Ginsengin, karaciğerde de karbonhidrat metabolizmasını uyardığını bulmuşlardır. Bonn üniversitesi Farmakoloji bölümünden Dr. K.Karzel ise Ginsengin kan basıncını düzenlemesi üzerindeki yararlı etkilerini kapsayan bir çalışma sunmuştur. Sofya Üniversitesinden Prof. V. Petkov Ginsengin adrenal korteksini uyararak hatırlatma, öğrenme ve düşünme mekanizmalarını arttırdığını bildirmiştir. Stockholm’de Prof. Dr. Finn Sangberg Ginsengin uykusuzluğu ve huzursuzluğu giderdiğini saptamıştır. Dr. W. Sternerve Dr. Kitagava 1969 yılında yaptıkları araştırmalarında Ginsengin yorgunluk, bitkinlik ve kuvvetten düşme karşı başarı ile kullanılabileceğini göstermişlerdir. 1973 yılında Dr. M. Kimura ve arkadaşları Ginsengin, kan şekerini düşürdüğünü ve diabet tedavisinde kullanılışının esaslarını saptamışlardır. Son yıllarda da Japon bilim adamları Ginsengin kanser hücreleri üzerindeki etkilerini araştırmaktadırlar. Neoplastik olguları (Kanser tümörleri) durdurucu ve tedavi edici 6 yıllık Ginseng Kökü olabileceği vurgulanmaktadır.

İSVEÇ İKSİRİ

Alkolsüz İSVEÇ İKSİRİ 250ml: 20 ytl

İÇTEN KULLANIMI

Günde 1-4 defa 1-2 çay kaşığı iksir ılık su veya bitki çayına katılarak kullanılır. Çocuklarda miktar yarıya indirilir. Konuyla ilgili yeterli bilimsel araştırma yapılmadığından gebelik sürecinde yada 10 yaş altı çocuklarda içten kullanımın sakıncalı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır .

Dikkat!Süt ile birlikte içilmemelidir.

-Mide: Mide krampları, kolit ağrıları, ağır yemeklerden sonraki zorlanma için 1-3 yemek kaşığı sade veya aynı miktarda su ile karıştırılarak içilir.

-Mide-bağırsak gazlarında, 2-3 tatlı kaşığı iksir rezene-anason-kimyon çayına karıştırılarak içilir.

-Kan temizliği: 3-4 haftalık bir kür uygulanır; günde 3-4 defa,1 tatlı kaşığı iksir ısırgan otu-civanperçemi çayına katılarak içilir.

-Uykusuzluk: 1 tatlı kaşığı iksir kediotu çayına katılıp yatmadan yarım saat önce içilir. Sinirsel uykusuzluklarda kalp bölgesine iksirle masaj da yapılabilir.

-Ağız-diş-boğaz: Gırtlak, yutak ve dişeti iltihaplarında, dişeti çekilmesi ve kanamasında, diş ağrılarında, haftada bir, sade veya aynı miktarda su ile karıştırılan bir yudum iksir ağızda dolaştırılır yada gargara yapılır. Ancak diş etine iksir bastırılmamalıdır, uzun süreli bastırma tahriş edebilir. Diş etlerini sarartmaması için kullanımdan kısa bir süre sonra da dişler fırçalanmalıdır. Boğaz ağrısı ve yutkunma zorluklarında sabah, öğle, akşam 3-4 damla yutulur.

-Safra kesesi ağrıları: sabah-akşam 1 dolu yemek kaşığı içilir, gece birkaç damla ağrıyan yere bastırılır.

-Ödem: 6 hafta süreyle sabah-akşam 1 dolu yemek kaşığı iksir içilir.

-Hemoroit: Hem memelere dıştan sürülerek hem de içilerek

-Sarılık: İçilerek ve karaciğer üzerine bastırılarak

-Kanser: 2-3 tatlı kaşığı iksir sade veya aynı miktarda ılık su yada bitki çayı ile karıştırılarak içilir. Bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve antioksidan oluşundan dolayı tüm kanser türlerinde tedaviye destek olarak kullanılabilir. Herhangi bir rahatsızlığı olmayanlar da vücuda canlılık kazandırmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek ve bulaşıcı hastalıklara karşı korunmak amacıyla kullanabilir.

-Ayrıca; Kabızlığı giderir, karaciğeri rahatlatır; bulantı ve baş dönmelerinde, kansızlık ve anemide, tüberkülozda, vajina akıntılarında, el ve ayak titremelerinde kullanılabilir.

DIŞTAN KULLANIMI

Yaralanmalarda, eziklerde, çarpmalardan oluşan şişliklerde, el, ayak, bilek burkulmalarında, hafif yanıklarda, kas ağrılarında, iksirle ıslatılan pamuk ya da bez sorunlu bölgeye uzun süre bastırılır.

Bazı duyarlı derileri tahriş etmemesi yada kurutmaması için sürülecek bölge susam yağı, zeytin yağı veya yağlı bir kremle nemlendirilmelidir

-Kulak Ağrısı: dış kulak ağzındaki sivilce ve kabuklanmalarda, kulak uğuldamasında, akşam kulak içine biraz zeytin veya susam yağı sürülür, iksirle biraz ıslatılmış pamuk koyulur, sabaha kadar bekletilir.

-Burun İçindeki Kabuklanmalar: İksirli pamukla sık sık nemlendirilir.

-Arı, Böcek ve Sivrisinek Sokmalarında: Hemen iksirle ıslatılmış pamuk bastırılır. Bu tür ısırıklara karşı önceden iksir sürülebilir.

-Kapanmayan Yara, Ezik, Çarpmadan Oluşan Şişlik, El, Ayak, Bilek Burkulmaları, Kas Ağrıları: İksirle ıslatılmış pamuk bastırılır. Bastırma uzun süreli olmalıdır. Mümkünse gece yapıp sabaha kadar beklenmelidir.

-Hafif Yanık ve Haşlanmalar, Güneş Yanıkları: İlk yardım olarak İksirli pamuk bastırılır yada sık sık sürülür.-Dudak Uçuk ve Çatlakları, İltihaplı Sivilceler, Oluşum Aşamasındaki Çıbanlar: İksirli pamuk bastırılır yada sık sık sürülerek nemli tutulur.

-Akıntılı Nezle ve Tıkanıklık: 5 kat suyla seyreltilerek burna çekilir.

-Nasır: Nasırların üzerine iksirle ıslatılmış pamuk konur ve yara bandıyla hava almayacak şekilde örtülür. En geç üç günde nasır köküyle beraber sökülür.

-Romatizma: Günde 3-4 defa,1 çorba kaşığı iksir kekik-kuşburnu çayına katılarak içilir. Gündüz iksirli pamuk yada bez uzun süreli bastırılır.

5 Şubat 2008 Salı

BİTKİSEL ÇAYLAR

Eyfel Seylan Çayı 500gr.: 8ytl













Eyfel, Sri Lanka çaylarının içimi çay tiryakilerine özel olan en sert çayıdır. Damakta kendine has lezzetli bir tad bırakır.


Eyfel Fbop: Güzel bir renkk ve deme sahip bu çay küçük yapraklı olup, Sri Lankanın güney bölgesinin zirvelerinde yetişen iyi kalite çaylardan derlenmiştir. Yeşil yapraklardan özenle toplanarak özel bir üretim tekniği ile şeklini alır. Seçici damakların lezzet arayışına son verecektir.


Planta Te Bitkisel Çaylar: 40 gr. 20 poşetlik kutularda kutusu: 2,5 ytl




Planta Té Yeşil Çay


Zengin bir antioksidan kaynağı...Yumuşak içimli ve siyah çaya göre daha az buruk, daha taze hafif ve aromatiktir.


Planta Té Yeşil Çay Yaseminli


Zengin bir antioksidan kaynağı olan yeşil çay, yaseminin hoş kokusu ve lezzeti ile farklı bir tatda. Yumuşak içimli ve siyah çaya göre daha az buruk, daha taze hafif ve aromatiktir.
Planta Té Siyah Çay


Çay tiryakilerinin vazgeçilmez tercihi olan geleneksel tadında....


Planta Té Feel Relax
Özellikle akşam saatlerinde kendini rahat hissetmek ve rahatlamak isteyenler için Sarı Kantaron içeren ideal bir karışık bitki çayı...



Planta Té Form-Plus
Sağlığına ve formuna önem verenlerin tercihi... Özel karışımıyla formda kalmanıza yardımcı olur.



Planta Té Selü-Form
Sağlığına ve Estetiğine önem verenlerin vazgeçilmez tercihi...Özel karışımı sayesinde estetik kalmanıza yardımcı olur


Planta Té Feel The Power


İçerdiği Ginseng Kökü ve Mate Bitkisi ile gün boyu kendini aktif hissetmek isteyenler için ideal bir karışık bitki çayı...



Planta Té Herb Garden
Karışımda bulunan rooibos, melisa yaprağı,böğürtlen yaprağı, papatya, rezene, ıhlamur, nane (Peppermint) ve meyan kökünün bal ve karamel tadıyla muhteşem buluşması. Vazgeçilmez bir lezzet...


Planta Té Ihlamur


Günün yorucu saatlerinde vazgeçilmez olan ıhlamur geleneksel tadında...



Planta Té Adaçayı


Anadolu’da yetişen seçkin adaçayı yapraklarından oluşan geleneksel bir lezzet.



Planta Té Rezene
Rezene ile Anason’nun muhteşem harmanı... Yemek sonrası ve mide bağırsak sistemindeki hissedilen huzursuzluk durumda destekleyici olarak bilinen, iyi ve sıcak bir seçim...



Planta Té Papatya


Kendini rahat ve stressiz hissetmek isteyenlerin tercihi... Günün her saati içilebilecek keyifli bir bitki çayı. Mide spazmlarında faydalıdır.


Planta Té Naneli Ihlamur


Ihlamurun, ferahlatıcı etkisi ile tanınan nane ile harmanlanması ile elde edilen, soğuk kış günlerinin vazgeçilmez geleneksel tadı.



Planta Té Nane


Nanenin ferahlatıcı ve saf lezzeti...


Planta Té Elma


Doğal elma kurusu içeriği ile müthiş bir lezzet.




Planta Té Böğürtlen
İçerdiği meyve kuruları ve böğürtlen lezzetiyle günün her saati içilebilen içimi keyifli ve hoş lezzetli bir karışımdır.


Planta Té Kuşburnu


Günün her saati içilebilen lezzetli bir karışım...



Planta Té Portakal
Portakalın muhteşem aromasının tarçın ve karanfille buluşmasından doğan eşsiz lezzetli bir harman.



Planta Té Naneli Limon


Limon tadının, ferahlatıcı etkisi ile tanınan nane ile harmanlanması ile elde edilen geleneksel bir tat...


Mesir Çayı: Kutusu 4 ytl




Atalarımızın şifalı olduğunu inandıkları ve karışımlar halinde kullandıkları şifalı bitkilerden manisa' nın akhisar yöresinde yetişen tıbbi ve aromatik bitkilerden özenle seçilerek "mesir macunu" tadında hazırlanmıştır.


hazirlanişi: bir bardak veya fincan içerisine bırakılarak üzerine kaynar su ilave edilir. 2-3 dk. beklenerek, içime hazır hale gelir. İsteğe bağlı olarak şeker ilave edilerek tatlandırılabilir. %100 doğal.
41 çeşit şifâlı nebât ve baharat karışımından yapılır. Bunların isimleri ve özellikleri şöyledir:
Anason: İştah açıcı ve karminatif olarak kullanılır.
Çivit: Halk arasında kabakulak ve pnömorinde kullanılır.
Çöpçün: Hemoroit ve egzamada kullanılır.
Çörekotu: Gaz söktürücü.
Dar-ı fülfül: Öksürük kesici ve bedeni ısıtıcı olarak kullanılır.
Hardal tohumu: İştah açıcı ve mîdeyi yatıştırıcı olarak kullanılır.
Havlıcan: Öksürük kesici ve ağız kokusunu gidericidir.
Hıyarşenbe: Müshil olarak kullanılmaktadır.
Hindistancevizi ve beşbase: Kaynatılmış suyu mîde ağrılarına iyi gelir.
Hindistançiçeği: Hazım kolaylaştırıcıdır.
Kakule: Lezzet verici, iştah açıcı.
Kalbarda: Mîde ağrılarına iyi gelir.
Karabiber: Öksürük kesici, uyarıcı ve baharat olarak kullanılmaktadır.
Karanfil: Ağız kokusunu giderici, diş çürüklerinde ve diş ağrılarında kullanılır.
Kebabiye: İdrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
Kimyon: İştah açıcı, gaz söktürücü ve terletici olarak kullanılır.
Kırım tartar: Kaşıntılı deri hastalıklarında kullanılır.
Kişniş: Gaz söktürücü ve iştah açıcıdır.
Limon tuzu: Macunun fazla tatlı etkisini hafifletmek için kullanılır.
Ma-i leziz: Kalıcı tatlılık sağlar.
Meyan balı: Öksürük kesici, idrar arttırıcı olarak kullanılır.
Portakal kabuğu: Mîdeyi uyarıcı, koku verici olarak kullanılır.
Revan kökü: Laksatif ve hemoroit tedâvisinde kullanılır.
Safran: Çarpıntı giderici ve ferahlık verici.
Sakız: Mîdeyi rahatlatıcı ve nefes darlığında öksürük gidericidir.
Sarı halile: İştah kesici olarak kullanılır.
Sinameki: Müshil olarak kullanılır.
Şamlı ve şaşlı: Kadın hastalıklarına iyi gelir.
Şeker: Macunun kıvamını veren ve tatlandıran ana maddedir.
Resene: Mîde rahatlatıcı ve gaz söktürücü.
Tarçın: Kabızlığı ve karın ağrılarını giderir.
Tarçın çiçeği: Koku özelliği için kullanılır.
Teke mersini: Macun terkibinin daha değişik kokması için kullanılır.
Tiryak: İlk çağlardan beri her derde devâ olarak kullanılan muhtelif maddelerden meydana gelmiş bir terkiptir.
Ud-ül-kahar: Diş ağrısı ve diş nezlesine karşı kullanılır.
Vanilya: Uyarıcı, olarak bilinir.
Yeni bahar: Kuvvet verici olarak mâcunlara konulur.
Zencefil: Nefes darlığı, soğuk algınlığı ve astıma karşı kullanılır.
Zerde çöp: Kuvvet verici ve mîdeyi koruyucudur.
Zulumba: Mîde rahatsızlıklarında ve hemoroitte kullanılır.
mesir çayı; kuvvet verici, sindirimi kolaylaştırıcı, iştah açıcı, hormanları harekete geçirici, yorgunluğu giderici ve zehirli hayvanların sokmalarına karşı bağışıklık kazandırıcı özelliğe sâhiptir.









Çay Hakkında İlginç Bilgiler!


Demlikte kalan çayı atmayın
Ayağınız mı kokuyor?


Ilık çay dolu bir leğene ayaklarınızı daldırın ve her akşam yatmadan önce 10 dakika tutun. 10 günde koku diye bir şey kalmayacaktır.



Boğaz ağrılarında
Posaları süzülüp soğuyan demi boğaz ağrılarında ­gargara olarak kullanılır.
Buzdolabınız koku mu yapıyor?
Demlikte kalmış çay posalarını kurutup bir kap içinde buzdolabının orta rafına yerleştirin, kokudan eser kalmayacaktır.
Cildiniz çok mu yağlı?
Banyodan çıkmadan son su olarak bir çaydanlık çay ile teninizi oğuşturun, balsam vazifesi görün.
Derinizdeki yaraların temizlenmesi
Çayı, derinizdeki yaraların temizlenmesi ve antibiyotik etki göstermesi için pamukla tatbik ederek kullanabilirsiniz.
Eliniz balık, soğan mı kokuyor?
Balık ayıkladınız, ellerinizi sabunla yıkadınız ve hala balık kokuyor. Ya da soğan soydunuz, soğan kokuyor. işte kurtarıcınız yine çay. Elinizi demli çayla yıkayın. Bakın bakalım hiç koku kalmış mı?
Gözünüz çapak mı yapıyor?
Kaynamış çayı bir tasa koyup buharı gözünüze gelecek biçimde başınızı üstüne koyun. Ya da ılık çaya batırılmış gözlerinize ve etrafına tatbik edin.
Saçınız mat mı?
Saçınızı şampuanladıktan sonra son su olarak bir çaydanlık ılık çayla durulayın. Bakın saçlarınız nasıl ışıl ışılıyor.
Yemek yerken dilinizi mi ısırdınız?
Yine ilacı demlikteki çaydır. Ağzınızı günde üç defa çalkalayın, diliniz dokuz yerine üç günde iyileşecektir.

ÇÖREK OTU VE KULLANIM ŞEKİLLERİ

Çörek otu ve onun şifa veren hassaları; peygamberi hekimliğin eski zaman bilgi temelinden, yeni zaman bilimsel araştırmalarına doğru...Bu küçük, fakat inanılmaz şifalı bitki, dünyanın her tarafında çok çeşitli isimlerle bilinmektedir. Bu isimlerden bir kısmı şöyle sıralanabilir.
Black cumin (Nigella sativa L. ) seeds, B
lack Seed, Le Cumin Noir (Graine de Nigelle),
Der Schwarzkümmel (Nigella sativa),
Habba Sawda,
Habbatul Baraka,
Shonaiz .
Asırlar boyunca, çörekotu şifalı bitkisi ve yağı, Afrikada, Asyada ve Ortadoğuda, günümüzde de Amerika ve Avrupada milyonlarca insan tarafından sağlıklarını desteklemek için kullanılmaktadır. Aromatik bir baharat türü ve siyah rengi hariç susam tohumuna benzer olan çörekotu, geleneksel olarak çeşitli durumlar ve tedaviler için mükemmel bir ilaç olarak kullanılmıştır ki bunların bazıları, solunum sistemi sağlığı, cilt, mide ve bağırsak bozuklukları, böbrek ve karaciğer fonksiyonları, dolaşım ve bağışıklık sistemini destekleme, koruma ve iyileştirme ve genel esenlik şeklinde ifade edilebilir. İslam alimlerinden El Biruni(973-1048) ki o Hindistan ve Çin ilaçlarının erken dönem kökenleri üzerinde bilimsel araştırmalar yapmıştır. Çörek otu üzerinde de araştırmalar sürdürmüştür. Aynı şekilde Doğu ve batıda “hastalıkların kanunu “ olarak anılan İbn-i Sina (980-1037) da bedeni yorgunluk ve keyifsizliğe karşı çörek otu desteği üzerinde durmuştur. Tıbb-ı Nebevi listesinde de çörek otu yer almaktadır.1996 yılında Amerikada faaliyet gösteren FDA Bağışıklık sistemini uyarıcı olarak kullanılacak bir ilaca patent izni vermiştir. Bu ilaç Çörek otundan çıkartılan bir öze dayanmaktadır. Patentte kanseri tedavi edici, kansere karşı uygulanan kemoterapinin yan etkilerini gidermek için ve insanlardaki bağışıklık sistemi fonksiyonunu artırmak için etken maddenin Çörek otundan çıkartılan özler olduğu belirtilmektedir. 1959 dan beri, yaklaşık 1400 yıl önce kaydedilmiş geleneksel kullanımlarını destekleyen 200 ün üzerinde uluslararası üniversitelerde yapılmış araştırma çalışmalarında, çeşitli mecmualarda yayınlanmış makalelerde dikkate değer sonuçlar ortaya konmuştur Çörekotu, 100 ün üzerinde değerli besin maddesi içermektedir. Takriben %21 protein, %38 karbonhidratlar ve %35 bitkisel yağlardan oluşmaktadır. İçeriğindeki aktif maddeler, nigellon, thymoquinon ve uçmayan yağlardır. Diğer maddeler ise, linoelik asit(Omega-6, Omega-3), oleic asit, palmitik asit, kalsiyum, sodium, potasyum, demir, çinko, bakır, magnezyum, selenium, fosfor, vitamin A, vitamin B, vitamin B2, niasin ve vitamin C dir.
HER DERDE DEVA ÇÖREK OTU...
Peygamberi bir ilaç olduğunu belirttiğimiz çörek otunun ismine eski çağlardaki bazı dini metinlerde rastandığı gibi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih rivayetle nakledilen hadisi şerifle de önemi en veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Ebû Hureyre radıyallahu anh'ın nakline göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Size Çörek otunu tavsiye ediyorum. Çünkü onda ölüm hariç her türlü hastalığın şifası vardır" demiştir (Buhârî, "Tıp", 7; Müslim, "Selam", 88; İbn Mâce, "Tıp", 6; Tirmizî, "Tıp", 5). İbn Şihab, bu hadiste geçen "sâmm" kelimesinin "ölüm" anlamına geldiğini ifade etmektedir. Bu konuda zaman zaman bazı çalışmalar yayınlanmıştı. Ancak geçen son yıllar zarfında güvenilir uluslar arası dergilerde onlarca ilmî araştırma yayınlandı. Bu araştırmaların büyük bir kısmı hayvanlar üzerinde yapılmışsa da çörek otunun faydası üzerine gerek doğuda ve gerekse batıda yayınlanan araştırmaların insanı hayrette bırakacak sayıda çok olması ve çeşitliliği büyük bir ilgi uyandırmaktadır. Gerçekten laboratuar araştırmaları, çörek otunun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve buna bağlı olarak vücudu tahrip eden mikroplara ve virüslere karşı gücünü, ayrıca kansere karşı direncini artırdığını ortaya koymuştur. Bugün Amerika'nın en büyük enstitüsünde Dr. Ahmed el-Kâdî ve Dr. Üsame Kandil, ileri safhadaki kanser ve aids hastalarına balla karıştırılmış çörek otu diyeti uygulamaktadır.
Londra Kings College Üniversitesinde yapılan bir çalışma 1997 yılında yayınlandı. Yapılan araştırmada çörek otunun iki çeşit yağ ihtiva ettiği ortaya kondu. Bunlar % 0.45 oranında anti enflamatuar (iltihap önleyen) özelliğe sahip olan uçucu yağ, diğeri ise % 33 oranında uçmayan yağdır. Araştırmacılar çörek otunun uçucu yağının romatizma gibi, eklem hastalıkları iltihabını hafifletmede etkin olduğunu ortaya koymuşlardır. Londra Kings College Üniversitesinde yapılan bir araştırma, çörek otunun bazı mikropların etkinliğini yavaşlattığını ve iltihap oluşmasını engelleyici bir özelliğe sahip olduğunu ortaya koymuştur. Çörek otunun nefes darlığı ve solunum yolları iltihabının tedavisinde faydalarına işaret eden bir araştırma yapılmıştır. Bir başka araştırmada çörekotu özünün meme, prostat, cilt kanseri gibi bazı kanser türlerinde kanser hücrelerinin gelişmesini yavaşlattığı görülmüştür. Bir başka araştırma, çörek otunun fagositik (phagocytic) hücrelerinin candida albicans adındaki bir çeşit mantar türünü yutma gücünü arttırdığını ortaya koymuştur. Bu makalede bu alanda yayınlanmış yeni çalışmalardan birkaçına değinmek istiyoruz.Çörek Otu Karaciğeri Tahripten KorurBilindiği üzere çörek otu yağı, karaciğeri bazı zehirli türlere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Çörek otunun halk tarafından karaciğer hastalıklarında şifalı bitki olarak kullanılmakta olduğunu da bilmekteyiz. Bundan dolayı Demmam Kral Faysal Üniversitesinden Dr. el-Ğâmidî, yaptığı bir çalışmada çörek otu çözeltisinin fareler üzerinde karaciğeri carbon tetrachloride adındaki zehirli maddeye karşı korumadaki etkisini ortaya koymuştur. Bu araştırma 2003 Mayısında Am J. Clin Med Dergisinde yayınlanmıştır. Yapılan çalışma göstermiştir ki çörek otu çözeltisi, karaciğer üzerine carbon tetrachloridin zehirli etkisini azaltıcı bir sonuç vermektedir. Çörek otu verilen farelerde karaciğer enzim düzeyi daha düşük çıkmıştır. Bunun yanında karaciğer dokusu üzerine zehirli maddelerin etkisi ise daha az görülmüştür. Bir başka araştırma 2003 Eylül'ünde Phytother Res Dergisinde yayınlanmıştır. Bu makalede araştırmacılar carbon tetrachloride gibi zehirli maddeler verilen farelerde çörek otu tedavisi neticesinde karaciğer tahribatının daha az olduğunu ortaya koymuştur.
Karaciğer Kanserinden Korumadaki Etkisi J. Carcinog Dergisinin 2003 sayısında yayınlanan bir çalışmaya göre Sri Lanka Kelaniya Üniversitesinden uzmanlar diethylnitrosamine vererek karaciğer kanseri oluşturdukları 60 fare üzerinde araştırma yapmışlardır. Bu farelerden bir grubuna çörek otundan bir karışım verilirken, diğer gruba sadece ot verilmiştir. Daha sonra araştırmacılar bu fareleri on hafta süreyle izlemeye almışlar ve deney farelerinde karaciğer dokusunu inceledikten sonra kanser etkisinin şiddetinin çörek otu karışımı ile tedavi edilen farelerde daha az olduğunu ortaya koymuşlardır. Araştırmacılar buradan bu çeşit maddelerin karaciğeri kanserojen etkilerden korumada payı olduğu sonucunu çıkarmışlardır.
Kolon Kanserinden Korumadaki Etkisi Acaba insan çörek otu sayesinde kolon kanserinden korunabilir mi? Mısır Tanta Üniversitesinden araştırmacılar bu soruya cevap vermeye çalışmış ve araştırmalarını 2003 Şubatında Nutr Cancer Dergisinde yayınlamışlardır. Araştırmacılar 45 fareye kolon kanserine yol açan kimyasal madde vermişler, 30 fareye de ağız yoluyla çörek otu yağı içirmişlerdir. Deneyin yapılmasından on dört hafta sonra çörek otu yağı verilen farelerde kolon, karaciğer veya böbrek üzerinde herhangi bir kanserli değişiklik olmadığını görmüşlerdir. Bu da bize çörek otunun uçucu yağının kolon kanseri oluşumunu engellemedeki gücünü göstermektedir.
Meme Kanseri Tedavisindeki Etkisi A.B.D Jackson Mississipi Üniversitesinde yapılan ve Bio Med Sci Instrum Dergisinde 2003 yılında yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar çörek otu özü kullanmanın meme kanseri hücrelerini yavaşlatmadaki etkisini ortaya koymuşlardır. Bu çalışma bu alanda daha fazla çalışmanın kapısını aralayacak niteliktedir.Şeker hastalığına Karşı2003 Aralığında Tohoku J Exp Med Dergisinde yayınlanan bir çalışmada Türkiye 100. Yıl Üniversitesinden araştırmacılar şeker hastalığına yakalattıkları 50 fare üzerinde deney yapmışlardır. Bunu farelere karın zarından (periton) girerek streptozotocin maddesi vererek yapmışlardır. Bundan sonra fareler iki gruba ayrılmıştır. Birinci gruba otuz gün süre ile her gün karın zarından (periton) uçucu çörek otu yağı verilmiştir. Diğer gruba ise çörek otu yağı içermeyen tuzlu bir sıvı verilmiştir. Araştırmacılar şeker hastalığına yakalanmış farelerde çörek otu yağının kanda şeker oranını düşürdüğünü ve insülin miktarını arttırdığını tespit etmişlerdir. Japonya'da yapılıp 2002 Aralığında Ress Vet Sci Dergisinde yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar çörek otu yağının şeker hastalığına yakalandırılan farelerde insülin salgısını arttırdığını tespit etmişlerdir. Deney farelerinde çörek otu yağı kanlarında şekerin düşmesine yol açmıştır. Dr. Muhammed ed-Dehâhınî'nin 2002 yılında Planta Med Dergisinde bir araştırması yayınlanmıştır. Doktor bu çalışmasında kan şekerini düşüren çörek otu yağının etkisinin kanda insülin miktarını arttırarak değil, aksine pankreas harici bir yoldan sağlamış olabileceğini ileri sürmüştür. Fakat bu konuda daha çok bilimsel çalışma yapmaya ihtiyaç vardır.Türkiye'de 100. Yıl Üniversitesinde yapılıp, 2001 yılında yayınlanan bir araştırmada bu kez Yeni Zelanda tavşanları kobay olarak kullanılmıştır. Tavşanlar iki gruba ayrıldıktan sonra bir grup şeker hastası yapılmış ve ağız yoluyla iki ay süreyle günlük olarak çörek otu özü ile tedavi edilmiştir. Araştırmacılar bu inceleme sonunda çörekotu özüyle tedavi edilen tavşanlarda kan şekerinin düştüğünü, bunun yanında damar sertliği oluşumunu azaltmada rolü olan antioksidan maddelerin arttığını tesbit etmişlerdir.Alerjik HastalıklarBerlin (Almanya) Charite Üniversitesinde yapılan bir çalışmaya göre araştırmacılar alerjik hastalıklara yakalanmış 152 hasta üzerinde bir çalışma yapmışlardır. (Bu hastalarda alerjik burun iltihabı, astım ve egzama hastalıkları bulunmaktaydı .) Yapılan çalışma Tohoku J Exp Med Dergisinin 2003 sayısında yayınlanmıştır. Bu alerjik hastalar, çörek otu yağı ihtiva eden kapsüllerden günlük 40- 80 mg. arası verilerek tedavi edilmişlerdir. Hastalardan bu deney süresince özel ölçüm araçlarıyla kendilerindeki belirtileri kaydetmeleri istenmiştir. İmmunglobilin- E (IgE) ölçümü gibi laboratuar tetkikleri ile hastaların akyuvar sayısı, cortizol hormon düzeyi, iyi huylu (HDL) ve kötü huylu (LDL) kolesterol düzeyleri ölçülmüştür. Yapılan çalışmalar astım veya alerjik burun iltihabı ya da egzama hastalığına yakalanmış kişilerde belirtilerin iyiye doğru gittiğini ortaya koymuştur. Bu hastalarda trigliserid düzeyi hafif miktarda düşmüş, buna karşılık faydalı kolesterol düzeyi açık biçimde yükselmiştir. Diğer yandan da cortizol veya lenfositlerde kayda değer bir etki görülmemiştir. Alman araştırmacılar, yaptıkları deneyden çörek otu yağının alerjik hastalıklarda ek bir ilaç olarak etkin olduğu sonucunu çıkarmışlardır.Çörek Otu ve Nefes DarlığıSenelerden beri çörek otu ilaçları öksürük ve solunum yolu hastalıklarında kullanılmaktadı r. Acaba bunun doğru olduğuna bilimsel ve modern bir delil bulunmakta mıdır? Riyad Kral Suud Üniversitesinden araştırmacılar çörek otu yağının antı enflamatuar etkisini kobay olarak kullandıkları Hint domuzunun (Guinea Pig) nefes borusu (Trachea) üzerinde araştırmışlardır. Araştırma neticesinde anti enflamatuar etkinin nefes borusu adaleleri üzerinde gevşetici bir role sahip olduğunu görmüşlerdir. Bir başka ifadeyle çörek otu yağının anti enflamatuar özelliğinin nefes borusu adalesini genişlettiği ortaya çıkmıştır. Bu da nefes darlığının tedavisine yardımcı olmaktadır.
İshal ve Nefes Darlığı TedavisindeBilindiği üzere çörek otu ishal ve nefes darlığında uzun senelerden beri kullanılmaktadır. Dr. Cilani, çörek otu özünün nefes borusunu genişletici ve adalelerini gevşetici (spasmolytic) etkisini öğrenmek için laboratuar çalışması yapmıştır. Yapılan çalışma, çörek otu yağının kalsiyum salgılanmasını engelleyerek adaleleri gevşetici ve nefes borusunu açıcı bir etkisi olduğunu ortaya koymuştur. Bu da çörek otunun şifalı bitkiler alanında bilinen etkisini açıklayan kuralı vermektedir.
Çörek Otu ve Mide Hastalıkları
Çörek otunun mide zarını koruyucu etkisi bulunmaktadır. Kahire Üniversitesinden araştırmacılar midelerinde yara açtıkları fareler üzerinde deneylerde bulunmuşlar ve denek farelerini, çörek otu yağı veya (içindeki etkin özellik) anti enflamatuar ile tedavi etmişlerdir. Yapılan deney, bu iki maddenin mide zarını tahriş edici etkenlerden veya mideye zararlı yaralardan koruduğunu açıkça ortaya koymaktadır. İskenderiye Üniversitesinde görevli ve çörek otu alanında uluslararası üne sahip büyük uzman Dr. Muhammed ed-Dahâhınî bu konuda bir çalışma yapmıştır. Dahâhınî, fareler üzerinde yaptığı çalışmada çörek otunun alkolün sebep olduğu tahrişlerden mide zarını koruyucu etkisini incelemiştir. Bu araştırma neticesinde çörek otu yağının alkolün sebep olduğu mide tahrişlerine karşı etkin koruyucu bir tesiri olduğunu ortaya koymuştur.
Böbrek Hastalıklarına Karşı
Ezher Üniversitesinden araştırmacılar çörek otundaki anti enflamatuar özelliğin böbrek rahatsızlığına olan etkisi üzerine bir çalışma yapmışlardır. Doxorubicin maddesi vasıtasıyla fareler üzerinde yapılan çalışmada anti enflamatuar (çörek otundaki etkin özellik) idrar yoluyla protein ve albümin atımını yavaşlattığı tespit edilmiştir. Ayrıca çörek otunun böbrekte meydana gelen olumsuz etkileri yavaşlatan anti oksidan madde içerdiği görülmüştür. Bu da anti enflamatuar özelliğin böbreği hasta olmaktan koruyan bir rolünün olabileceğini göstermektedir.
Kalp ve Damarları Koruyucu Etkisi
Bilindiği üzere kanda bulunan homocysteine maddesinin yüksekliği kalp, beyin ve periferik damarlarda genişleme meydana getirmektedir. Bilginler hastaya vitamin (folikasit, vitamin B 6, vitamin B 12) verilmesinin kandaki homocysteine düzeyini düşürdüğünü göstermiştir. Buradan hareketle araştırmacılar, Kral Suud Üniversitesinde (Suudi Arabistan) çörek otunun kandaki homocysteine düzeyine olan etkisini incelemişlerdir. Yapılan bu çalışma 2004 ocağında Int J Cardiol Dergisinde yayınlanmıştır. Araştırmacılar bir hafta boyunca otuz dakika süreyle bir grup fareye çörek otunda bulunan anti enflamatuardan 100 mg. vermişlerdir. Bunun neticesinde anti enflamatuar özelliğin kanda homocysteine maddesinin yükselmesine karşı etkili olduğunu tespit etmişlerdir. (Doğal olarak farelere bu deneyden önce homocysteine maddesinin düzeyini yükseltecek ilaç verilmiştir.) Homocysteine maddesinin kandaki yüksekliği trigliserit, kolesterol ve vücuda zararlı oksidan maddelerin düzeyinin yükselmesine yol açmaktadır. Araştırmacılar çörek otu özünün homocysteine düzeyinin yüksekliğine eşlik eden zararlı maddelerin azalmasına yol açtığını görmüşlerdir. Bu, çörek otu yağının homocysteine düzeyinin yüksekliği ile ona eşlik eden kan yağlarının yükselmesi neticesinde meydana çıkan zararlı etkilerden kalbi ve damarları korumasının mümkün olduğu anlamına gelmektedir. Hiç kuşkusuz bu alanda daha fazla araştırma yapmaya ihtiyaç vardır.Antioksidan OluşuJ Vet Med Clin Med Dergisinin 2003 Haziran sayısında bir araştırma yayınlandı. Bu çalışmayı yürüten doktorlar carbon tetra celoride verilen farelerde çörek otunun antioksidan olarak etkilerini tespit etmek için bir deney yaptılar. Bu deney 60 fare üzerinde gerçekleştirildi ve birçok fareye karın zarından (periton) girerek çörek otu yağı verildi. Bu deney 45 gün sürdürüldü. Deney neticesinde araştırmacılar çörek otu yağının lipid peroxidation düzeyini düşürdüğünü, buna karşılık antioksidan maddeleri arttığını tespit ettiler. Bilindiği üzere antioksidan maddeler, vücudu birçok dokuda tahribat oluşturan ve damar sertliği, kanser, bunama ve benzeri birçok hastalığa yol açan serbest radikallerin etkisinden korumaktadır. Drug Chem Toxicol Dergisinin 2003 mayısında yayınlanan bir başka araştırma çörek otu yağında antioksidan maddenin bulunduğunu ortaya koydu.
Çörekotu ve Kolesterol
Kazablanka (Fas) Kral II. Hasan Üniversitesinden araştırmacılar çörek otunun farelerde kolesterol ve kan şekeri düzeyine olan etkisini araştırdılar.Bu çalışmada farelere oniki hafta boyunca 1mg. Çörekotu yağı verildi. Yapılan deneyin sonucunda farelerin kanında kolesterolün %15, trigliseritin%22, kan şekerinin % 16.5 azaldığı, buna karşılık hemoglobin miktarının % 17.5 arttığı görüldü Bu da bize çörek otu yağının insanlarda kolesterol ve kan şekeri düzeyini düşürmekte etkin olabileceği izlenimini vermektedir. Fakat bu konuda insan denekler üzerinde daha fazla laboratuar çalışması yapmaya ihtiyaç vardır. Dr. Muhammed Dahâhınî'nin 2000 Eylül'ünde bir Alman dergisinde yayınlanan çalışması, çörek otu yağının farelerde kolesterol ve trigliserit düzeyini düşürdüğünü ortaya koydu.
Tansiyon Yüksekliğine Karşı
Kazablanka (Fas) Therapi Dergisinin 2000 sayısında yayınlanan bir çalışmada araştırmacılar günlük olarak 0.6 mg. alınacak çörek otu özünün idrar söktürdüğünü ve tansiyonu düşürdüğünü tespit ettiler. Çörek otu özü ile tedavi edilen farelerde tansiyon yüksekliği ortalama olarak % 22 oranında düşerken nidilat hapı verilerek tedavi edilen farelerde % 18 oranında düştüğü görüldü. (Nidilat, tansiyon düşürücü etkisi bilinen meşhur bir haptır.) Çörek otu ile tedavi edilen farelerde idrar miktarı artmıştır.Çörek Otu ve RomatizmaAğa Han Üniversitesinden (Pakistan) araştırmacılar, Phytother Dergisinin 2003 Eylül sayısında yayınlanan bir çalışmalarında aşağıdaki soruyu gündeme getirdiler: Romatizma hastalığına yakalanmış olan kimselerde mafsal iltihabının hafifletilmesinde çörek otu ne gibi bir rol oynamaktadır? Doktorlar tarafından bilinen vücutta fagostik hücrelerin (macrophages) ürettiği bir madde olduğu ve bu maddenin nitric oxsid adını aldığı bilinmektedir. Bu madde iltihap olayında arabulucu bir rol oynamaktadır. Araştırmacılar çörek otu özünün nitric oxsid üretimini yavaşlattığını tespit etmişlerdir. Belki bu, çörek otunun eklem iltihaplarını hafifletmedeki rolünü açıklayabilir. Demmam Kral Faysal Üniversitesinden Dr. el-Ğâmidî'nin J Ethno Pharmacol Dergisinin 2001 sayısında yayınlanan bir araştırmasına göre çörek otunun eklem iltihaplarına karşı yatıştırıcı bir etkisi bulunmaktadır. Bu özellik çörek otunun bu etki mekanizmasını anlamak için daha fazla çalışma yapılmasına kapıyı aralayacaktır.
Çörek Otunun Kanı Sulandırması
Demmam Kral Faysal Üniversitesinde (Suudi Arabistan) fareler üzerinde yapılan bir çalışma çörek otu yağının pıhtılaşma faktörlerine karşı etkisini ortaya koymuştur. Denek fareler çörek otu yağı ihtiva eden unla beslenmiştir. Araştırmacılar normal unla besledikleri farelerle bu fareleri mukayese etmişlerdir. Ortaya çıkan sonuç pıhtılaşma faktörlerinde bazı değişikliklerin görüldüğüdür. Farelerin kanında fibrinojen maddesinin yükseldiği görülmüştür ve prothrombin zamanı uzamıştır. Bu da bize çörek otu yağı kullanarak farelerde kanı pıhtılaştıran faktörde değişiklikler meydana getirme imkanı olduğunu göstermektedir. Ancak bu konuda da insanlar üzerinde deney yapılmasına ihtiyaç vardır.
Çörek Otu ve Mikroplar
Kahire Üniversitesinden Dr. Mürsî Acta Microbiol Pol Dergisinin 2000 sayısında yayınlanan bir araştırmasında çörek otunun mikroplara olan etkisini incelemiştir. Doktor, gram pozitif boyadan 16, gram negatif boyadan 6 çeşit üzerinde incelemede bulunmuştur. Bunun neticesinde bazı mikrop türlerinin çörek otu özüne karşı olumlu cevap verdiği ortaya çıkmıştır.
Çörek Otu ve Mantarlar
Ağa Han Üniversitesinde (Pakistan) yapılan bir çalışma Phytother Res Dergisinin 2003 Şubat sayısında yayınlanmıştır. Bu çalışmada kandidiyasiz (candıda albıcans) hastalığına yakalandırılan fareler çörek otu özüyle tedavi edilmiştir. Araştırmacılar candida albicans mantarlarının gelişiminde çok büyük oranda gerileme olduğunu görmüşlerdir. Dr. Ağa Han araştırmasının sonunda şöyle denmiştir: "Bu çalışmanın neticesi, çörek otunun mantarların tedavisinde faal olduğunu ortaya koymaktadır." Yapılan bu çalışmalar, Hz. Peygamberin (s.a.v) getirdiklerine dair modern incelemelerin sadece bir kısmıdır.
Özetle...
*Vücuda kuvvet ve zindelik verir; bal ile macun yapıp yenebilir. Kan yapıcıdır; her sabah kuru üzümle beraber yenmeli.
*Çocukların gaz ve sancılarında; bir miktar çörekotu tohumu, bir tane hindistan ceviziyle de dövülür ve tülbente konup, çocuğun ağzına tutularak emzirilir.
*Kadınların hayzını söktürür. Anne sütünü artırır; balla yenmeye devam edilmelidir. Unutkanlığa faydalıdır, balla macun yapılıp yenmeli.
*Mide ve bağırsaktaki gazları söker, hazmı kolaylaştırır, iştah açar; ekmek ve keklere katılırsa da şişlik yapmaz.
*Böbrekteki kum ve taşları döker; şerbeti içilir veya 4 bardak suya 3 çorba kaşığı çörek otu dövülerek konur, üzerine 1 çay kaşığı sözme bal konur. Kaynatılıp süzülür. Günde üç kere 1′er çay bardağı içilir.
*Felç ve kazıklı hummaya (tetanoz) faydalıdır; çörek otu yağı burundan faydalıdır.
*Öksürük, balgam, nefes darlığı ve romatizmaya faydalıdır; balla karıştırılıp yenir veya macun yapılır. Grip ve nezleye, baş ağrısına; yağı burundan damlatılır veya çörek otu bir müddet sirke içinde bekletildikten sonra alınarak toz haline getirilir, enfiye gibi burna çekilir veya tohumları kavrulur, tütsüsü burna çekilir.
*Kulak için, sonradan meydana gelen üşütme, rüzgâr alma, iltihap tıkanıklıklarında; çörek otu yağı kulağa damlatılır.
*Diş ağrısı ve diş iltihaplanmalarında kullanılır; çörek otu sirke ile kaynatılıp ağızda gargara yapılır.
*Bağırsak ve karındaki kurt, parazit ve solucanları öldürür; sirke ile kaynatılıp aç karnına içilir.
*Basura faydalıdır; sirke ile kaynatılıp basura sürülürse veya yakılır elde edilen külü içilir veya acı kavun suyu ile merhem yapılır sürülürse faydası görülür.
*Vücudun muhtelif yerlerinde sızısı olanlar; sabunlu sıcak su ile yıkanır, çörek otu kavrularak dövülür ve yıllanmış zeytin yağı içine konur. Bu yağ sızılı kimsenin tepesinden ayağına kadar sürülür, hasta giydirilir. Soğuk rüzgâr değmeden yatağa yatırılır, iyice terletilir. Hasta terledikten sonra sızılar geçer ve vücut ipek gibi olur.
*Sivilce, uyuz, egzama gibi cilt hastalıklarına faydalıdır; çörek otu sirke ile kaynatılıp sürülür.
*Saçları besler, kepeği önler; çörek otu yağı saçlara sürülür.
*Çörek otu tütsüsü haşereleri öldürür.
GENEL KULLANIM
Macun: 1kg bala, 200gr. Çörek otu öğütülüp karıştırılır. Bir kaba konur, üstü tülbentle örtülür. Üç gün üç gece ay ve yıldızları görecek şekilde bekletilir. Sonra bu macundan 3 çay veya 1 tatlı kaşığı günde 3 kere aç karnına yenir.
*UYARI: Çörek otunun balla kullanımı tavsiye edilir. Yüksek dozajda almamak gerekir.
ÇÖREK OTU YAĞI
Nigella Sativa, Ortadoğu ülkeleri arasında birçok derdin dermanı olduğu için “Habbat Al Barakah” ya da “Kutsanmış Tohum” olarak bilinir. Binlerce yıldır Ortadoğu, Asya ve Afrika’da kullanıldığı gibi günümüzde Amerika ve Avrupa’da da kullanılmaktadır.Origo Çörek Otu Yağı (Black Seed Oil) içinde barındırdığı; hoş kokulu yağlar, elementler, enzimler ve vitaminler gibi içerdiği yüzden fazla öğeden dolayı oldukça faydalıdır. İçinde Omega 3 ve Omega 6 ihtiva eden % 58 oranında temel yağ asidi vardır. Bunlar, bağışıklık sistemini alerji ve enfeksiyonlara karşı güçlendirip dengeleyerek kronik hastalıklara karşı koruma sağlayan Prostaglandin E1 oluşumu için gereklidir. Bu oluşum sağlıklı hücreleri virüslerden koruyup tümör oluşumunu engeller. Yağın sindirimi, lenfler vasıtasıyla yapılır bu sayede lenf sistemi arıtılıp öbek taşı oluşumu engellenir. Tıp tarihinin en ünlü kitaplarından biri olan “Canon of Medicine” ın yazarı olan İbn-i Sina, çörek otunun metabolizmayı uyardığını, uyuşukluğu ve halsizliği engellediğini savunmuştur. Modern tıp, bu bitkinin özelliklerini, uyarıcı etkilerini kullanarak hemoroit, hepatit, nezle, ishal, öksürük ve tenya gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanmaktadır. Amerika’da Güney Carolina Hilton Head Island’da bulunan Kanser Araştırma Laboratuarında, şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri, %100 natürel çörek otu yağının (Nigella Sativa) tümör tedavisinde, kemoterapide görülen negatif yan etkileri göstermeyip büyük başarılar sağladığını kanıtlamıştır. Çalışmalarda Nigella Sativa’nın kemik iliği büyüme oranını %250 gibi bir rakama çıkardığı ve tümörün büyümesini %50 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Bu durum, bağışıklık sistemini uyararak hücreleri virüslerin yok edici özelliğinden koruyan interferon üretimini arttırmaktadır. Araştırmacılar, Nigella Sativa’nın anti bakteriyel ve anti mikotik etkilerini onaylamış ve diyabet tedavisinde esas olan şeker seviyesini düşürmekte de faydalı olduğunu tespit etmişlerdir.Son zamanlarda Aids konusunda yapılan bağımsız çalışmalar, çörek otunun doğal katil hücre aktivitesini arttırırken aynı anda yardımcı ve bastırıcı t hücreleri arasındaki oranı da geliştirip savunma sistemi üzerinde meydana getirdiği şaşırtıcı etkilerini ortaya çıkarmıştır.Münihli doktorların deneyimleri, aralarında polen ve toz alerjisi, astım ve deri iltihapları gibi hastalıkların bulunduğu alerjik durumların %70’inin Çörek Otu (Nigella Sativa) yağı ile tedavi edildiğini göstermektedir.
ÇÖREK OTU YAĞININ BİLİNEN BAZI FAYDALARI
• Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.
• İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.
• Kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
• Kan şekerini düzenler.
• Yorgunluk halini giderip zindelik verir.
• Damar hastalıklarını önler.
• Cinsel gücü arttırır.
• Hazmı kolaylaştırır.
• Vücuttaki toksinleri süzerek atar.
• İdrar söktürücü özelliği ile safraya iyi gelir.
• Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
• Alerjileri önler.
• Savunma sistemini dengeler.
• Hormon sistemini ve ruh hâlini sağlamlaştırır.
Çörek otu Yağı ve Tohumunun Çeşitli Bölgelerde Kullanılma Yerleri ve Kullanılma Şekilleri:
Astım ve Bronşiyal Problemler (Uzak Doğu, Orta Doğu ve Malezya) Kahve içerisine bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır. Günde iki defa alıır. Aynı zamanda, her gece Çörek otu yağı ile göğüs ovulur ve kaynar su içindeki Çörek otu yağının buharı nefesle içeri çekilir.
Sırt ağrısı ve diğer Romatizma çeşitleri (Orta Doğu ve Malezya) Az bir miktar Çörek otu yağı hafifçe ısıtılır ve daha sonra romatizmalı alan yoğun bir şekilde sıvazlanır. Günde üç defa da yağdan bir çay kaşığı içilir.
Şeker Hastalığı (Hindistan) Bir fincan bütün Çörek otu, bir fincan su teresi veya hardal tohumu, yarım fincan nar kabuğu ve yarım fincan şahtere otu karıştırılır. Toz haline getirmek için mikserden geçirilir. Bir ay boyunca, Hergün kahvaltıdan önce bir çay kaşığı Çörek otu yağı ile birlikte bir çay kaşığı karışım alınır.
İshal (Hindistan ve Orta Doğu) Bir fincan yoğurt ile bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır. Belirtiler kayboluncaya kadar karışımdan günde iki defa içilir.
Kuru Öksürük (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) Kahve içerisine bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır ve günde iki defa alınır. Göğüs ve sırt Çörek otu yağı ile ovulur.
Grip ve Burun Tıkanıklığı (Genel) Herbir burun deliğine 3-4 damla Çörek otu yağı akıtma, burun tıkanıklığını ve kafanın soğuk algınlığı ızdırabını giderebilir.
Saçın Kırlaşması(Genel) Çörek otu yağı ile düzenli bir şekilde saçlara masaj yapılması, saçların erken kırlaşmasını önleyebilir.
Saç Dökülmesi(Hindistan ve Orta Doğu) Kafa derisinin tamamına limonu darbeli bir şekilde sürün ve takriben 15 dakika böylece hareket edin. Sabunlayın. Durulayın ve saçların tamamını kurulayın. Daha sonra Çörek otu ile kafa derisinin içine masaj yapın. Kahve veya çaya bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırarak için.
Saman Nezlesi (Orta Doğu) Bir yemek kaşığı Çörek otunu bir bardak limon suyuna karıştırın. Belirtiler giderilinceye kadar, günde iki kez alın.
Başağrısı (Genel) Alın ve kulaklara yakın yüz kısımları Çörek otu yağı ile ovulur ve kafa bandajlanır. Aynı zamanda bir çay kaşığı Çörek otu kahvaltıdan önce alınır.
Sağlıklı Cilt (Hindistan) Bir çorba kaşığı Çörek otu yağı ile bir çorba kaşığı zeytin yağı karıştırılır. Bu karışım ile yüz ovulur ve en az bir saat böyle devam edilir. Sabunla yıkanır ve durulanır.
Yüksek Tansiyon (Hindistan) Kahvaltıdan önce her sabah iki diş sarmısakla birlikte herhangi bir içeceğe bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırarak alın. Çörek otu yağı ile bütün vücudunuzu ovun ve üç günde bir kez 1.5 saat güneş ışınlarına maruz bırakın. Bu işlemlere bir ay devam edin.
Uyuşukluk ve Yorgunluk (Türkiye) Bir bardak saf ve taze portakal suyu ile bir çorba kaşığı Çörek otuna her sabah 10 gün boyunca devam edilir.
Hafıza Düzeltme (Orta Doğu) 100 mg kaynatılmış nane içerisine bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır ve 15 gün içmeye devam edilir.
Kas Ağrıları (Genel) Ağrıyan yerler Çörek otu yağı ile ovulur.
Sinirsel Tansiyon Stresi (Hindistan) Bir fincan çay veya kahve ile bir çay kaşığı Çörek otu günde 3 kez alınmaya devam edilir.
İktidarsızlık (Genel) 200 g zeytin yağlı öğütülmüş Çörek otu tohumu, 100 g günlük, 50 g Çörek otu yağı, 50 g zeytin yağı, 200 g saf bal güzelce karıştırılır. Her öğünden sonra bir çorba kaşığı alınır.
Uyku Bozukluğu (Genel) Balla karıştırılmış herhangi bir sıcak içeceğe bir çay kaşığı Çörek otu yağı ilave edilip akşamları içmeye devam edilir.
Diş ağrısı ve Diş eti iltihabı (Genel) Önce sirke ile birlikte Çörek otu tohumları pişirilir. Çörek otu yağı ilave edilir. Diş ağrısı ve diş eti iltihabını gidermek için bu karışımla ağızda gargara yapılır.
Ülserler(Yaralar) (Endonezya ve Hindistan) Ateş üzerinde Çörek otu tohumları kavrulur. Süsen kökü yağı ile veya kına bitkisi yağı ile karıştırılır ve merhem haline getirilir. Daha sonra cerahatlı yaralar üzerine yayılır. Sonra sirke ile muamele edilerek yıkanır.

BİTKİSEL SULAR

OKALİPTÜS YAPRAĞI SUYU 10 ytl


Bileşim: Uçucu Yağlar (%3-5) tanen ve rezin taşımaktadır.
Etki ve Kullanışı: Kabız, antiseptik ve bağam söktürücü olarak kullanılır.
Şeker hastalığına faydalıdır. (Turhan baytop) Yiyeceklerin asidini azaltır. Aç karnına içildiğinde solucan ve kurtları düşürür. Mesane yolarını temizler. Basur memelerine iyi gelir. Ateşi düşürür. Romatizmal ağrılarda, diş ağrılarında kullanılır. Karaciğer hastalıklarında, mide asidini düzenleyici olup, safradan kaynaklanan sivilce, egzama ve vücut şişkinliklerinde faydalıdır. Kuvvetli mikrop öldürücüdür. Nefes darlığı, öksürük, solunum yolu iltihaplarında, grip ve üşütmede etkildir. Cilt hastalıklarında sürülerek kullanılır. Kullanma Talimatı: 1/4'ü Okaliptüs Suyu ile doldurulmuş çay bardağını su ile tamamlayıp içiniz.Günde üç çay bardağı içilir.









KARABAŞ OTU SUYU: 10YTL



Diğer İsimleri: Gagan, Keşiş otu
Bileşimi: Glikozit, saporinler ve uçucu yağlar içermektedir.
Etki ve Kullanışı: Ağrı kesici, antiseptik, yara iyileştirici, yatıştırıcı (sara ve astımda), balgam söktürücü, idrar yolları iltihapları iyileştirici, sinir sistemi ve kalp kuvvetlendirici gibi faydaları nedeni ile geniş kullanım alanı bulmuştur. Kalp damar açıcı, asabilik ve sinir bozukluklarında etkilidir. Kanserin ilerlemesini önler. Sinüzit ve migrende çok etkilidir.
Böbrek ve mesane kumlarını düşürür. Karabaş otuna kafa süpürgesi de denir.
Kullanma Talimatı: 1/4'ü Karabaş suyu ile doldurulmuş çay bardağını su ile tamamlayıp içiniz. Günde üç çay bardağı içilir.



Karabaş otu bileşikgiller familyasından olup yalancı lavanta, gargan, keşiş otu diye de anılmaktadır. Karabaş otunun su buharı distilasyonu ile damıtılmasından karabaş otu suyu elde edilmektedir. Başlıca; ağrı kesici, kalp kuvvetlendirici, damar sertliği giderici, balgam sökücü, sara ve beyin hastalıklarında, uyuşukluk hallerinde, idrar yolu iltihabında kurutucu antiseptik, egzama yaralarını geçirici, sinir sistemi rahatlatıcı, kolerayı iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Osmanlı imparatorluğu döneminde çok önemli bir drog’du. Keşiş dağında bulunan karabaş otunun kolera hastalığında kullanılması ve eczanelerde satılması ile ilgili 1848 tarihli bir padişah emri vardır. Karabaş otunun bileşiminde kafur, fenkon, borneol, terpinol, sineol bulunmaktadır.



PAPATYA SUYU: 10 YTL




Bileşimi: Uçucu yağlar (%0.2 -1), rezin, acı madde ve fenolik bileşikler (Flavonlar, kumarin) içermektedir. Etki ve Kullanışı: idrar çoğaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı, gaz ve safra söktürücü etkileri bulunmaktadır. Haricen boğaz iltihaplarına karşı gargara halinde, ağrı kesici ve yara iyi edici olarak kullanılmaktadır. Defne suyu ile beraber kullanıldığında saçderisine friksiyon yapılır, saç dökülmesini önler. (Turhan Baytop)
Göğüsyumuşatıcı, öksürükte, astım ve bronşite kullanılır. Sinirsel yatıştırıcıdır.
Kullanma Talimatı: 1/4'ü Papatya suyu ile doldurulmuş çay bardağını su ile tamamlayıp içiniz. Günde üç çay bardağı içilir.



Midevi hastaliklarda ayrica spazm ve sinirsel kramplarda faydalidir. İdrar çogaltıcı, iştah açıcı, yatıştırıcı, gaz ve safra söktürücü etkileri bulunmaktadır. Haricen boğaz iltihabına karşı gargara halinde, ağrı kesici ve yara iyi edici olarak kullanılmaktadır....



Papatya bileşikgiller familyasından olup yurdumuzda bol miktarda bulunmaktadır. Bileşiminde; rezin, acı madde, fenolik bileşikler (flovonlar-kumarin) taşımaktadır. Papatya çiçeğinin su buharı distilasyonu ile, damıtılmış papatya suyu elde edilmektedir. Faydalarına gelince; kurt düşürücü, migren, adet sancısı, mide rahatsızlıkları, bağırsak krampları, kolitler, ağrı kesici olarak da baş ağrılarına karşı kullanılır. Ayrıca saçlar için kompres olarak eşsiz bir bakım ürünüdür. Papatya suyu ile ıslatılmış saçlar güneş altında durdukça rengi açılır ve uzun kullanımlarda saçlar sarı renk alır. Güvenle kullanılabilir, bilinen bir yan etkisi yoktur.

HAYIT SUYU: 10 YTL




İdrar söktürücü, mide bağırsak gazlarını giderici ve teskin edici olarak kullanılır. Hayıtın beyinde cinsel hormonlara etki ettiği bilimsel çalışmalarla belirlenmiştir. Hormonal adet kanaması sıklığı veya miktar olarak fazlalığı vakalarında faydalıdır. Ayrıca bazen hassas bayanların adet öncesi sivilce, gerginlik vs. gibi şikayetlerinde de yararlıdır.Dizanteri, sıtma, ağız yara ve iltihaplarında, diş etlerinin sağlamlaştırılmasında kullanılır. Yemeklerden sonra 1 kahve fincanı içilir.

Herhangi bir yan etkisi görülmemiştir


Özellikle kadınlarda hormonları çalıştırır Sütü artırır menopozu geciktirir



KEKİK SUYU: 5 YTL
Kolesterol,seker,bronsit zayiflama ve daha bir çok hastalikta dogal takviyedir



Kekik suyu mucizesi
Son zamanlarda Türk insanının daha çok rağbet gösterdiği kekik suyunun kan şekeri, mide ve bağırsak sistemi, kan dolaşımı, balgam ve sinir sistemindeki birçok rahatsızlığa iyi geldiği belirtiliyor. Kekik suyunun ağız gargarası yapılırken sulandırılarak, cilt temizliğinde ise pamuk üzerine damlatılarak kullanılması öneriliyor. Kekik suyunun iyi geldiği rahatsızlıkların bazıları şöyle sıralanıyor:




- Her türlü baş ağrısına iyi gelir. Ayrıca yatmadan önce içilen kekik suyunun sakinleştirici bir etkisi vardır, düzenli bir uyku sağlar.



- Her sabah yemekten önce ve akşam içilen yarım bardak kekik suyu kan şekerini düşürüyor.


- Her türlü karın ağrısı için gaz giderici olarak kullanılır, ayrıca bağırsak parazitlerine karşı etkilidir.


- Balgam söktürücü özelliğinden dolayı, ağızdaki bakterileri öldürür ve ağız antiseptiği olarak kullanılır.


- Vücuttaki kan dolaşımını artırır.


- Cilt temizliğinde ve antiseptik olarak kullanılır.


- İdrar söktürücü etki gösterir. Bu özelliğiyle vücuttaki fazla suyu atar, hem kilo vermeye hem vücuttaki kan sirkülasyonunu hazırlığından dolayı kalbe yararlıdır.



ISIRGAN OTU SUYU: 10 YTL


Bileşim: Potasyum tuzları, organik asitler (formik asit)
Etki ve Kullanışı: Kan temizleyici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılır. (Turhan Baytop) Kanser için ısırgan, melissa ve karabaş karıştırılıp içilir. Vücudu kuvvetlendiricidir. Hormon dengeleyici, bağışıklık sisteminde etkili, ^fl hücre yenileyici, saç bakımı, mide ülserinde, anne sütü arttırıcı, bronşit, öksürük ve balgam söktürücü, iltihap kurutucu özelliklerine sahiptir. Basur, prostat ve cilt kanserinde etkilidir. Romatizma ağrılarını dindirici, kurt ve ateş düşürücü, prostatı tedavi edici etkileri bulunmaktadır.
Kullanma Talimatı: 1 /4'ü Isırgan Otu Yaprağı Suyu ile doldurulmuş çay bardağını su ile tamamlayıp içiniz.Günde üç çay bardağı içilir.


Hücreleri yenileme hormon dengeleme etkileri yaninda birçok kanser türünde etkilidir.


Başlıca faydaları; organizmayı uyarır, ateşe, tifoya, romatizmaya, kanamalara, beyin kanamalarına, adet görememe şikayetlerine, gut, damar sertliği, mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi, pankreas salgılarını uyarma, alyuvar yenilenmesi, dokulara bol oksijen gitmesi, idrar söktürmede, idrar yolları taşları, idrar tutukluğu, ishal kesici, burun kanaması, kan tükürme, beyin nezlesi, emziren kadınlarda süt gelmemesi, kan temizleyici, pamukçuk, diş eti iltihabı, anjin durumlarında güvenle kullanılabilir. Haricen kullanımlarda deriyi temizler, sivilce ve egzamayı yok eder, saç dökülmesini engeller. Bilinen yan etkisi yoktur.


YARARLANILAN KAYNAKLAR
Prof. Dr. Turhan Baytop; Türkiye'de bitkilerle tedavi geçmişte ve bugün. Prof. Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir, doğal şifalı bitkiler ve doğal ilaçlarla geleneksel tedaviler.

Doğal Gıda Mamullerimiz

Nar Ekşisi (340 cl): 3 ytl

Nar Ekşisi (1 litre): 6 ytl

Harnup (Keçi boynuzu Pekmezi) 800 gr: 6 ytl

4 Şubat 2008 Pazartesi

ZAYIFLAMA ÜRÜNLERİ



Leydiform zayıflama tozu (silindir kutuda): 10 ytl
Çeşitli bitkilerden elde edilen bu ürün ile haftada 1 kg vermeniz mümkündür. yemeklerden 10 dk. önce sıcak suya veya yoğurda 1 tatlı kaşığı eklenerek kullanılır.
(Basur hastaları ishal edici özelliğinden faydalanabilirler)
Zayıflama tozu nasıl etki ediyor?


Bitkisel tozun günde üç kere, yemeklerden önce bir kase yoğurtla karıştırılıp yenmesi öneriliyor. Üzerine su içildiğinde, karışım hem tok tutuyor hem bağırsakları çalıştırıyor. Öte yandan yemekte alınan yağların vücuttan daha kolay atılmasını sağlıyor. Karışımın içinde sinemaki gibi boşaltım sistemini aşırı çalıştıran bitkiler yok. Tam tersi yan faydası var. Yüksek kolesterolü düşürüyor, tansiyona faydalı oluyor.

MELİTOS KALBİM

MELİTOS KALBİM 10 ytl
Üzüntüyü bırak, kalbini güçlendir!...
Kolestrol tedavisi ve kalp sağlığı için bitkisel poşet çay


Hareketsizlik, fazla kilo ve ruhi gerginliğin kalp krizi riskini artırdığı biliyor musunuz!.. Kalp hastalıklarının, Türkiye’deki en önemli ölüm nedenleri arasında yer aldığı belirtildi. kanda kolesterol ve diğer kan yağlarının artması, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve sigaranın kalp krizini hazırlayıcı diğer faktörler olduğunu bildirdi. Kalp hastalıklarının genetikle de ilgili olduğun Hareket eksikliği, fazla kilo ve ruhi gerginlik kalp krizi riskini artırıyor. Kalp krizi geçirme yaşının gittikçe aşağı düşüyor. Günde 3 öğün yemek, kişiyi üzen, sıkıntı veren, kızdıran durumlardan kaçınmak, faaliyetleri kalbin dinlenmesine imkan tanıyacak şekilde düzenlenmek, yorgunluk halinde 15-20 dakika kadar dinlenmek, çok soğuk ve sıcak ortamlardan kaçınmak, uyku düzenini değiştirmemekle kalp krizi riski azaltılabilir. Kısacası en önemli ölüm nedenleri arasında bulunan kalp krizi riskini azaltmak için, üzüntü ve sıkıntılardan uzak, düzenli bir yaşam sürmek gerekiyor.
Kolestrol Nedir?
Kolesterol, yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir. Kolesterol, beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunur. Vücut kolesterolü kullanarak hormon (kortizon, seks hormonu), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretir. Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir. Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa, bu kan damarlarında birikir ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına (arteriyoskleroz) yol açar. Arteriyosklerozda damar duvarında biriken tek madde kolesterol değildir; akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum... gibi maddeler de birikir. Toplumda, arteriyoskleroz için damar sertliği, damar kireçlenmesi gibi ifadeler de kullanılmaktadır. Damarlar tüm vücutta yaygın olarak bulunur ve kalp, beyin, böbrek... gibi organlara kan taşıyarak bu organların görev yapmasını sağlar. Kolesterol, hangi organın damarında birikirse o organa ait hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin, kalbi besleyen atardamarlarda (koroner arterler) kolesterol birikimi olursa, göğüs ağrısı, kalp krizi gibi sorunlar oluşur. Böbrek damarlarında kolesterol birikimi ise, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir.
İyi Kolestrol ve Kötü Kolestrol
Kolesterol, yağımsı bir maddedir. Normal koşullarda, yağ suyun içinde çözünmez. Kolesterol de su özelliklerini taşıyan kanda normal koşullarda çözünmez. Kolesterol, kanda çözünmesi ve taşınması için karaciğerde bir protein ile birleştirilir. Bu kolesterol ile protein birleşimine lipoprotein adı verilir. Değişik tipte lipoproteinler vardır: LDL (Low Density Lipoprotein, düşük yoğunluklu lipoprotein): Kötü huylu kolesteroldür. HDL (High Density Lipoprotein, yüksek yoğunluklu lipoprotein): İyi huylu kolesteroldür. VLDL, IDL ve şilomikronlar. Yağ metabolizması bozukluğu olan hastaların yaptırdığı diğer bir kan incelemesi de trigliserid ölçümüdür. Trigliserid de kolesterol gibi kanda çözünen bir yağdır. Kan trigliserid düzeyi ile arteriyoskleroz arasındaki ilişki, kolesterol kadar belirgin değildir. Kanda kolesterol ve LDL-kolesterolün yüksek olması, hasta için risk taşır. HDL-kolesterolün düşük olması da bir risktir. Bu riske sahip hastalarda, kalp krizi, felç, damar tıkanması, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığı daha fazladır.
20 yaşın üzerinde
Kan kolesterol düzeyi <> 240 mg/dl yüksek
Kan LDL-kolesterol düzeyi <> 160 mg/dl yüksek
Kan HDL-kolesterol düzeyi <> 200 mg/dl veya LDL-kolesterol > 130 mg/dl veya HDL kolesterol <> 1000 mg/dl
çok yüksek Metabolizması bozukluğundan şüphe edilen bir hastada yapılması gereken işlem, kan alınarak öncelikle kolesterol, LDL-kolesterol, HDL-kolesterol ve trigliserid düzeyi ölçülmesidir. Tedaviye karar vermeden önce, bu değerler en az 2 kere ölçülmelidir. Tedavi düzenlenirken öncelikle LDL-kolesterol düzeyleri temel alınmalıdır.
Kolestrolün Önemi
Kalp ve damar hastalıkları, Türkiye'de ve diğer ülkelerde ölümlere ve kalıcı sakatlıklara yol açan yaygın sorunlardır. Türkiye’de, 6 milyon kişide kan kolesterol düzeyi sınırda yüksek (200-239 mg/dl) ve 2 milyon kişide yüksektir (240 mg/dl ve üstü). Gelişmiş ülkelerde ölüm nedenleri arasında, kalp ve damar hastalıkları ilk sıradadır ve yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şişmanlık gibi sorunların düzeltilmesi ile bu ölümler önlenebilir veya geciktirilebilir. Bu nedenle, Dünya Sağlık Örgütü, kalp ve damar hastalıklarını 1 numaralı insanlık düşmanı ilan etmiştir. Kalp ve damar hastalıklarını kolaylaştıran faktörlere, kardiyovasküler risk faktörleri adı verilir. Kanda, kolesterol ve LDL-kolesterolün yüksek olması, hasta için risktir ve kolesterol yüksekliği bir kardiyovasküler risk faktörüdür. HDL-kolesterolün düşük olması da bir risktir. Bu riske sahip hastalarda, kalp krizi, felç, damar tıkanması, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığı daha fazladır.
Dünya Sağlık Örgütü, kalp ve damar hastalıklarını 1 numaralı insanlık düşmanı ilan etmiştir!...
Tedavide Amaç
İşte bütün bu sorunları göz önünde bulundurarak riskleri aza indirmek ve hata yok etmek artık elinizde sağlıklı ve güzel yaşamak için ekolojik ortamdan kopmayın Hayat çok güzel ve önümüzde, ve sizin bulunduğunuz yer olmak istediğiniz yer, eğer bundan mutlu değilseniz çaba gösterin ve değiştirin Bedel(maddi-manevi) ödenmeden hiç bir şeye sahip olunmaz. Sizde kendinize saygı duyun, hayatınızı dolu dolu yaşayın. Karar verin , gelin size destek olalım, sizi çözüme ve mutluluğa taşıyalım
Melitos Kalbim ile Kolestereol ve Damar hastalıkları artık çaresiz değil !...
Melitos, İçerdiği doğal kumarın maddesi sayesinde karaciğerdeki pıhtılaşma faktörlerinin yapımını engelleyerek kanı sulandırır.
Tıkanan damarları açar.
Damar tıkanması engeller.
Damar kapakçıkların düzenli çalışmasını sağlayarak dolaşım bozukluluğu giderir.
Kelstereol, tligliserid , lipd’i düşürür.
Yüksek tansiyonu düzenler .
Varisleri tedavi eder varis oluşmasını engeller.
Trombollebit denilen toplar damar tıkanmaları açar.
Lenf denilen lenf damarlarını da tedavi etmektedir.
Varisi tedavi eder varis oluşmasını engeller.

Mide-bağırsak bölgesindeki kolesterol iki kaynaktan gelebilir; yediğimiz yiyecekler, yani beslenme yolu ile ve vücudumuzun üretimi, yani bünye yolu ile. İkisi de emilimden sonra safra ile birlikte safra kesesinden bağırsağa atılır. Kolesterolün çoğu bağırsakta yeniden emilir Melitos kalbim 'daki özler sayesinde az emilirler, bu yüzden sindirilmiş gıdaların büyük bölümü mide-bağırsak bölgesinde kalır. Türkiye’de şimdiye kadar eşi benzeri olmayan bu mucizevi doğal ürünü sizinle paylaşmanın gurunu yaşıyoruz.%100 doğal olduğundan karaciğere kesinlikle hiçbir yan etkisi yoktur.